Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, "Bu karar Kudüsün tarihi, dini ve aktüel gerçekleri ile bağdaşmadığı gibi Orta Doğu barış sürecini de adeta tıkayan, mevcut umutları da boşa çıkartan bir adım olmuştur
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, "Bu karar Kudüsün tarihi, dini ve aktüel gerçekleri ile bağdaşmadığı gibi Orta Doğu barış sürecini de adeta tıkayan, mevcut umutları da boşa çıkartan bir adım olmuştur. Tek taraflı, sadece İsrailin taleplerini ve isteklerini esas alan bir Kudüs düzenlemesi ya da Filistin barış süreci hiçbir şekilde hayata geçirilemez" dedi.
Katıldığı bir programın ardından gazetecilerin Kudüs meselesine ilişin sorularına cevap veren Sözcü İbrahim Kalın, ABDnin Kudüs kararının hukuksuz olduğu yönünde hazırlanan tasarının BM Güvenlik Konseyinde reddedilmesinden sonra konunun Perşembe günü BM Genel kurulunda oylanacağını ifade ederek, "128 ya da 129 ülkenin oyu gerekiyor, bununla ilgili şimdi 57 İslam ülkesi var, bağımsızlar grubu, Afrika ve Asya ülkeleri, birçok Avrupa ülkesi bu konuda açık bir tavır sergilediler. Genel Kuruldan bu yönde bir kararın çıkması için şartların olgunlaştığı anlaşılıyor" açıklamasında bulundu.
"Genel Kuruldan bu yönde bir kararın çıkması için şartların olgunlaştığı anlaşılıyor"
BM Güvenlik Konseyinde ABDnin Kudüs kararına ilişkin tasarı oylamasının 14e 1 reddedildiğini belirten Kalın, "Karar tasarısının amacı da Amerikan yönetiminin tek taraflı olarak aldığı bu kararın hukuksuz olduğunu teyit etmekti. 14e 1 her ne kadar veto edilmiş olsa bile o tablonun kendisi aslında önemli bir gerçeği işaret ediyor, o da Trump yönetiminin bu konuda aldığı kararın ne kadar yanlış olduğunu bütün dünya BM Güvenlik Konseyi üzerinden teyit etmiş oldu. Şuanda Amerikan yönetiminin yapması gereken bu karardan vazgeçmeleri. Bizim çağrımız da baştan beri bu yönde oldu. Güvenlik Konseyinde reddedilmesinden sonra şimdi Genel Kurul aşaması başlayacak. Orada İİT Dönem başkanı sıfatıyla Türkiye, Arap Ligi Dönem başkanı sıfatıyla Ürdün, ayrıca Filistin ve ona destek veren diğer ülkelerle birlikte oradaki daimi temsilcimiz Ferudun Beyin de girişimleriyle dün BM Genel Kurul Başkanı ile bu konu görüşüldü ve Perşembe günü sabah bu konuda bir oylama yapılacak Genel Kurulda. Genel Kuruldaki oylamada üçte iki çoğunluk gerekiyor. Bunun sağlanması halinde de bu kararın hukuksuz olduğu BM kararları ve mekanizmaları çerçevesinde bir kez daha teyit edilmiş olacak. Biz bu üçte iki çoğunluğun sağlanacağını düşünüyoruz. Ama tabi ki Sayın Cumhurbaşkanımızın da yoğun girişimleri ile bu çalışmayı sürdüreceğiz. 128 ya da 129 ülkenin oyu gerekiyor, bununla ilgili şimdi 57 İslam ülkesi var, bağımsızlar grubu, Afrika ve Asya ülkeleri, birçok Avrupa ülkesi bu konuda açık bir tavır sergilediler. Genel Kuruldan bu yönde bir kararın çıkması için şartların olgunlaştığı anlaşılıyor" dedi.
"Eğer Kudüs ile ilgili kararları bu planın ilk adımı ise açıkçası bu yeni strateji şimdiden ölü doğmuştur"
"Bu karar Kudüsün tarihi, dini ve aktüel gerçekleri ile bağdaşmadığı gibi Orta Doğu barış sürecini de adeta tıkayan, mevcut umutları da boşa çıkartan bir adım olmuştur" diyen Kalın, "Tek taraflı, sadece İsrailin taleplerini ve isteklerini esas alan bir Kudüs düzenlemesi ya da Filistin barış süreci hiçbir şekilde hayata geçirilemez. Bunun mutlaka yapılacak müzakereler neticesinde kararlaştırılması gerekir. Buradaki temel problem İsrailin işgalidir. İsrailin işgali sona ermeden ne Filistin topraklarında ne de Orta Doğuda barış ve huzurun sağlanması mümkün değildir. O topraklar sadece Yahudilerin ya da İsrail devletinin bir takım tarihi yahut dini iddiaları ile statü kazandırılabilecek bir şer değildir. Orada Müslümanların ve Hristiyanların da tarihi ve dini hafızaları, hakları, geçmişleri vardır. Bunun da ötesinde Trump yönetimi bir tarafta Orta Doğu ile yeni barış sürecini başlatacağını ve bir plan açıklayacağını söylüyordu, eğer Kudüs ile ilgili kararları bu planın ilk adımı ise açıkçası bu yeni strateji şimdiden ölü doğmuştur. Çünkü Filistin tarafının, Arap Liginin, İslam dünyasının tavrı çok açık ve net ortada. Bu adım ile her neyse açıklayacakları o plan, bununla ilgili zemini tamamen harap etmiş durumdalar. Bu düzeltmenin yolu da buradan geri adım atmalarıdır. Bu kararı geri çekmeleri ve Doğu Kudüsü Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımalarıdır. Bu sürecin bir hayırlı neticesi Filistin meselesinin tekrar küresel gündemin merkezine oturmuş olmasıdır. Bu konu tekrar gündeme geldi. Bütün imkanlarımızı seferber ederek, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yoğun diplomasi trafiği ile Filistin meselesini adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması için iki devletli çözümün 67 sınırları çerçevesinde hayata geçirilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.