MHP lideri Devlet Bahçeli, "Suudi Arabistan yönetimi sanal bir mahkeme yoluyla cinayetin faillerini karartma yoluna heves etmiş, bunu hedef haline getirmiştir
MHP lideri Devlet Bahçeli, "Suudi Arabistan yönetimi sanal bir mahkeme yoluyla cinayetin faillerini karartma yoluna heves etmiş, bunu hedef haline getirmiştir. Merhum Kaşıkçının cesedi üzerindeki sis ve esrar perdesi henüz aralanmış değildir. Suudi Arabistan yönetiminin, Usame Bin Ladin zihniyetinden ne farkı kalmıştır? Bu ülkeyi El Kaideden ayıran nedir? Velihat Prens için çember daralmaktadır. Kaçış kurtuluş yolları kapanmaktadır" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kaşıkçı olayının uluslararası bir soruna dönüştüğünü belirten Bahçeli, cinayet üzerinden siyasi restleşmeler, gizli kapaklı pazarlıklar, bölgesel planlamalar, ekonomik hesaplar yapıldığını söyledi. Kaşıkçı cinayetinin ezberleri bozduğunu, pandoranın kutusunu açtığını dile getiren Bahçeli, "Türkiye dışında herkes mezkur cinayeti keyfince ve menfaati kapsamında yorumlayıp saptırmaktadır. Fakat ülkemiz hakkın ve hukukun yanındaki sağlam duruşuyla takdir toplamaktadır. Konunun hazin tarafı ise İslamiyetin yargılanma ayıbı, Mekke ve Medineyi yönetiminde tutan ülkenin iç karartan ahlaki ve adalet açığıdır. 2 Ekim 2018 tarihinde Suudi Arabistanın İstanbul Başkonsolosluğunda vuku bulan Cemal Kaşıkçı cinayeti birçok soru işaretini beraberinde getirmiştir. Suudi Arabistan yönetiminin cinayetin hemen ertesinde başvurduğu hezeyan dolu açıklamalar ve cinayeti örtbas girişimleri Türkiyenin ortaya koyduğu deliller sayesinde çürütülmüştür. Olayın gerçekleştiği ilk günlerde Kaşıkçının konsolosluk binasından sağ olarak çıktığını iddia eden Riyad yönetimi, olayla ilgili sorumlulukları olmadığını savunmuştu. Ama Türk emniyet ve istihbaratının kuyumcu titizliğiyle yaptığı çalışmalar neticesinde Suudi Arabistan, cinayetten yaklaşık 1,5 ay sonra Kaşıkçının konsoloslukta öldürülerek parçalara ayrıldığını itiraf etmek zorunda kalmıştır" şeklinde konuştu.
"Riyad toplam 15 kişilik infaz timinin tamamı hakkında yargılama yapmadı"
MHP lideri Bahçeli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 26 Ekim tarihinde cinayete karıştığı saptanan 18 kişi hakkında Adalet Bakanlığı kanalıyla Suudi Arabistandan iade talebinde bulunduğunu hatırlattı. Bu 18 kişiden 15inin Kaşıkçıyı katleden infaz timinin arasında yer alan katiller olduğunu dile getiren Bahçeli, "Suudi Arabistan yönetimi olayla ilişkili 18 Suudi vatandaşı gözaltına almış ve bunlardan beşi hakkında idam talebinde bulunmuştur. Kimleri sallandırıp kimleri kurtaracakları ise bize göre muammadır. Kaldı ki Veliaht Prensin yakın çevresinden Suudi Arabistan İstihbarat Başkan Yardımcısı ve danışmanlarından bazı kişilerin yer aldığı üst düzey 5 isim görevden alınmıştır. İşin vahametine bakın ki, cinayetin baş azmettiricisi olarak ismi sık sık telaffuz edilen Veliaht böylesi bir olayın bir daha tekrar etmemesi maksadıyla kurulan istihbarat üst komisyonunun başına getirilmiştir. Yani kuzu canavara teslim edilmiştir. Bu durum tam bir akıl tutulması, tam bir hilkat garibesi, tam bir çelişki yumağıdır. Suudi Arabistan yönetimi cinayetin asıl sorumlularını ortaya çıkarmamıştır. Veya çıkarmak işine gelmemiştir. Riyad yönetimi toplam 15 kişilik infaz timinin tamamı hakkında yargılama yapmamıştır. Bununla birlikte tutuklanan ve idamla yargılanan kişilerin kimlikleri kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Yani kapalı devre bir süreç ağır ağır, adım adım işletilmiştir. Anlaşılıyor ki, Suudi Arabistan yönetimi sanal bir mahkeme yoluyla cinayetin faillerini karartma yoluna heves etmiş, bunu hedef haline getirmiştir. Merhum Kaşıkçının cesedi üzerindeki sis ve esrar perdesi henüz aralanmış değildir. Yerli işbirlikçinin kimliği ise hala aydınlanmış değildir. Suudi Arabistan Yönetimi Türkiye ile işbirliği yapacağını açıklamış olmasına rağmen somut bir girişimde bulunmamış, üstelik samimiyetten uzak bir tavır sergilemiştir" ifadelerinde bulundu.
"Suudi Bakan halt etmiştir"
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanının 15 Kasımda yaptığı, Kaşıkçı davasının uluslararası boyuta taşınmasının kabul edilemez olduğunu ve meselesinin siyasileştirilmesinin İslam dünyasının bölünmesine neden olacağını açıklamasını anımsatan Bahçeli, "Bize göre bu bakan halt etmiştir. Mayınlı alanda top çevirdiklerinin farkında bile değildir. Suudi yetkililer kırk dereden su getiriyorlar, suçluluğun verdiği telaşla yanlış üstüne yanlışa imza atıyorlar. Maktul bellidir. Müşteki bellidir. Cinayet mahalli bellidir. Azmettiren, Kaşıkçıyı boğan, parçalara ayırıp asitle yok eden caniler bellidir. Dahası olayın iki ayrı ses kaydının varlığı da bilinmektedir. Saklanacak ne kalmıştır? Gizlenecek ne bırakılmıştır? Medyaya yansıyan bilgilere göre konuşacak olursak, Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018 saat 13.14de konsolosluktan içeri girmiş, aynı tarihte Suudi Arabistandan gelen 15 kişilik ölüm ekibi ise 12.14de konsolosluk binasına giriş yapmışlardır. Merhumun Başkonsolosun odasına alınmasıyla cinayet planı anbean devreye sokulmuştur. Türkiyeye cinayet aletleriyle ve adli tıp uzmanıyla birlikte intikal eden Suudi katiller planlı bir vahşetin alenen tarafı olmuşlardır. Eğer merhum Kaşıkçının bir suçu varsa mahkemeye çıkarılması gerekmez miydi? Bir devlet, hele hele kutsal toprakları hakimiyetinde tutan bir ülke, nasıl olmuştur da terör yöntemlerinden, örtülü operasyonlardan medet umacak zulmetle bezenmiş bir noktaya gelmiştir? Suudi Arabistan yönetiminin, Usame Bin Ladin zihniyetinden ne farkı kalmıştır? Bu ülkeyi El Kaideden ayıran nedir?
Cinayet üssü olarak Türkiye ne hakla kullanılmıştır? Katillerin Türkiyede mahkemeye çıkarılması adaletin doğası gereğidir. Bu mümkün olmuyorsa, uluslararası soruşturmayla yine uluslararası bir mahkeme de yargılanmaları temin edilmelidir. Velihat Prens için çember daralmaktadır. Kaçış kurtuluş yolları kapanmaktadır. Bizi üzen bir başka husus ise Mekke Başimamının 19 Ekim tarihli Cuma Hutbesinde Velihat Prens için özel olarak ilahi ilhamlara mazhar kılınmış kişi şeklindeki tanım ve taltifidir. Efendimizin Hazreti Ömer için kullandığı bu ifadenin Prens Selman için sarfedilmesi hüsran verici bir hezeyandır. Karanlık ilişkiler kuran, cinayet şebekelerini seferber eden, gizli ajanda sahibi olan, dilinin altında kafasının arkasında emperyalistleri arkalayan amaçlar bulunan bir şahıs nasıl oluyor da ilahi ilhamlara mahzar olabiliyor? Her şey bu kadar ucuz ve basit midir? Günahı görmek, yanlışı reddetmek için ille de Ebabil kuşlarının gelip taş yağdırmalarını mı bekleyelim? Bundan sonra Hac faraziyesinin güvenli bir şekilde yapılacağına nasıl itimat edelim, nasıl inanalım? Suudi Arabistan yönetimi, İslam dünyasına kan ve fitne ekerek, terör örgütlerine mali yardım yaparak, emperyalistlere kucak açarak İslam dünyasını bölüp parçalama işine sanki memur edilmiş gibidir" değerlendirmesinde bulundu.
"ABD Veliaht Prensi koruma yoluna gitti"
ABDnin cinayet karşısında başından beri Veliaht Prensi koruma yoluna gittiğini aktaran Bahçeli, Kaşıkçının öldürülme emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selmanın verdiği söylense de bu durumun ABD Başkanı Trump tarafından görmezden gelindiğini paylaştı. Bahçeli, "Trump, Kaşıkçıya ait ses kayıtlarını dinlemek istemediğini söylemiş ve kesin rapor sonuçlarını Salı günü, yani bugün açıklayacağını ifade etmiştir. ABDnin Kaşıkçı cinayetinin azmettiricilerini muhafazası gayet normaldir. ABD, bölgemizde kaos istemektedir. İslam ülkelerinde çatışma arzulamaktadır. Yanı başımızda terör devleti kurmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle Suudi Arabistana ihtiyacı vardır, Yemendeki operasyonların sürmesi çıkarınadır, İranın çevrelenmesi stratejik hedefidir ve her ne pahasına olursa olsun cinayetin asıl azmettiricilerini saklamakta ısrarlıdır. Artık Suudi Arabistan Yönetimi şapkasını önüne koyup düşünmek zorundadır. İslam dünyasına huzur gelecekse bu gaye emperyalistlerden nifak ithaliyle gerçekleşmeyecektir. Türkiyenin kendileri ve işbirlikçileri için kanlı oyunların sahneleneceği bir ülke olmadığı gerçeğini de hiç kimse aklından çıkarmamalıdır. Ülkemizi dibi görünmeyen bir uçuruma sürüklemek isteyenler er ya da geç kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler, elbette hem halklarına hem de Yüce Allaha kesinlikle hesap vereceklerdir" diye konuştu.