Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Çin, Doğu Türkistanda bir soykırım gerçekleştiriyor
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Çin, Doğu Türkistanda bir soykırım gerçekleştiriyor. Bunu yaparken de kendince meşrulaştırıcı bazı politik argümanlar geliştiriyor. Zaten modern dünyada bütün katliamlar, zulümler bu kılıf altında, yani masum gibi görünen teoriler ve politik söylemlerle gerçekleştiriliyor" dedi.
Memur-Sen Konfederasyonu, Çin ile BM İnsan Hakları Konseyi arasında gerçekleştirilecek olan, Çindeki insan hakları ihlalleri görüşmesi öncesinde bugün 81 ilden Çinin Müslüman Türk toplumuna yönelik zulümlerini protesto etti. 81 ilde gerçekleştirilen basın toplantıları ve açıklamalarla, Çinin insan hakları ihlallerine dur denildi. Açıklamanın başladığı dakikalarda, Memur-Senin 81 il teşkilatı da sosyal medya üzerinden, "#DoğuTürkistandaZulmüGör" hashtagiyle durumu protesto etti.
Basın açıklamasının Ankara ayağı ise Memur-Sen Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda davetlinin katıldığı basın açıklamasını Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın yaptı. Yalçın, Doğu Türkistanın, 1949 yılından beri Çinin işgali altında olduğunu belirterek, o günden bu yana Doğu Türkistandan feryatların hiç eksik olmadığını, modern dünyada ise kulakların sağır, gönüller körleşmiş olduğunu dile getirdi. Cenevredeki BM İnsan Hakları Komisyonunda Çin hükümetiyle karşılıklı olarak Çindeki insan hakları ihlallerinin değerlendirileceği bir toplantı düzenleneceğini ifade eden Yalçın, "Bugünkü yapısına rağmen BMnin, Çinin Doğu Türkistanda gerçekleştirdiği jenosidi/soykırımı en azından dünya kamuoyuna duyurması bakımından önemsiyoruz. Tabi buradan hemen şu uyarıyı da yapalım; Çinin Uygur Türklerine uyguladığı soykırımı, son zamanlarda gittikçe şiddetini artıran Amerika-Çin rekabetine politik meze yapmaya çalışanlara izin verilmemeli. Doğu Türkistan ve milyonlarca insan, iki emperyalist devletin çıkar kavgasında araç haline getirilmemeli. Biz bu noktada dünyanın bütün iyi insanlarına, insanlığa önemli vazifeler düştüğüne inanıyoruz. Eğer dünyanın iyi insanları bu konuyu sahiplenip, zulme karşı bir hat oluşturmazsa, Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşayan mazlumlar iki zalimden birinin zulmüne maruz kalması kaçınılmazdır. Bu yüzden dünyanın bütün iyi insanları zulme karşı güçlü bir hat oluşturmalı, adalet ve özgürlük dünyamıza hakim kılınmak için sorumluluk almalı. Ve hep birlikte haykırmalı; İnsan onuru dokunulmaz, özgürlükler kısıtlanamaz" şeklinde konuştu.
"Çin, komünist parti oligarşisi altında tam bir kölecilik düzeni kurmuştur"
Çinin, Doğu Türkistanda bir soykırım gerçekleştirdiğini söyleyen Yalçın, "Bunu yaparken de kendince meşrulaştırıcı bazı politik argümanlar geliştiriyor. Zaten modern dünyada bütün katliamlar, zulümler bu kılıf altında, yani masum gibi görünen teoriler ve politik söylemlerle gerçekleştiriliyor. Çin hükümeti de, Doğu Türkistandaki soykırımı, zulmü gizlemek için sosyo-ekonomik reformlar söylemini kullanıyor. Bu söylemin altında neler gizli, gelin birlikte bakalım. Yükselen ejderha olarak gösterilen Çin, komünist parti oligarşisi altında tam bir kölecilik düzeni kurmuştur. Bu yüzden, insan hakları ihlalleri bütün ülke sathına yayılmıştır. Bugün Çinin zenginlerinin kimliğine baktığınız zaman hep Çin Komünist Partisinin yöneticilerinin çocukları olduklarını görürsünüz. Bunlara küçük prensler denilmektedir. Çin rüyası pazarlanan budur. İşte, sosyal-ekonomik reformlar bu küçük azınlık için geliştirilmiş sömürü politikalarının kılıfıdır. Değerli dostlar, bu gerçek anlaşılmadan, Doğu Türkistanda neler oluyor sorusunun cevabını tam olarak anlayamayız. Peki sosyal-ekonomik reformlar adı altında nasıl bir politika izleniyor? Yukarıda dediğimiz gibi Doğu Türkistanda 1949 yılından bu yana yaşanan bir zulüm var. Bir noktada bu zulmün temelinde Doğu Türkistanı Müslüman Uygur Türklerinden arındırmak yatıyor. Bu politika işgalin ilk yıllarından bugüne kadar aralıksız uygulandı. Özellikle 1960la 1990 arasında başkent Urumçinin güney doğusundaki Lop Nor çölünde yapılan atom denemeleri neticesinde onbinlerce Uygur Türkü radyoaktif maddeler yüzünden ölmüştür. Şimdilerde ise bizzat Çin Komünist Partisinin geliştirdiği politikalarla insanlar, ya ölüme sürükleniyorlar ya da yerlerinden yurtlarından ediliyorlar. Aslında herkesin bildiği bu politikaların birkaçını burada bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Çin fikri ıslahat adı altında bir milyondan fazla insanı hapishanelerde tutuyor. Çin komünist yönetimi Kardeş Aile projesi adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek Uygurların aile birliğini dağıtıyor. Evlenmemiş 16-25 yaş arası Uygur kızları Çinin iç bölgelerine sürüldü. İlk yıl 240 bin, ikinci yıl ise bir milyon Uygur kızı ailesinin elinden zorla alınarak fabrika ve tarlalarda işçi yapıldı. 2001de bir uygulama başlattılar. Adı Sincan Sınıfı. Müslüman Uygur çocuklarını ailelerin elinden alarak, Çinin iç bölgelerindeki yatılı okullara götürdüler. 2003 yılında Doğu Türkistandaki bütün okullarda Uygurca yasaklandı. O tarihe kadar eğitimini Uygurca yapmışların diplomaları elinden alındı. Mühendis, doktor, profesör, öğretmen bütün akademik kadro bir günde vasıfsız işçi yapıldı. Çinin Doğu Türkistanda tek orijinal ürünü işkencedir, zulümdür. Bu yönüyle Çin işkencesi tabirinin bugünkü somut karşılığı Doğu Türkistanda her gün değil her an yaşanıyor. Çin sadece yaşayanları öldürmüyor; doğacak olanların da hayata gelmesine engel oluyor. Nüfus planlaması altında anne karnındaki 9 aylık bebeği sezeryanla alıp katleden Çin hükümeti, terör söylemleriyle oluşturduğu sahnede İslam medeniyetinin kadim bölgelerinden biri olan Doğu Türkistanı insansızlaştırmaya ve Müslümansızlaştırmaya hunharca devam ediyor. Kuran okumanın, terör eğitimi, namaz kılmanın terör eylemi ve oruç tutmanın devlete başkaldırı olarak ilan edildiği Doğu Türkistan fotoğrafı Çinin bu yüzyıla hediye ettiği utanç tablosudur" diye konuştu.
"Bizler, insanlık ailesinin onurlu fertleri ve özgürlük sesleri olarak; soykırıma sessiz kalmayacağız, Çine karşı ses vermekten geri durmayacağız. Bizler, medeniyetimizin değerlerine yüklenen adil insanlar olarak Doğu Türkistan adaletle, kardeşlerimiz özgürle bulaşana kadar susmayacağız" diyen Yalçın, "Yaşasın Doğu Türkistan kahrolsun Çin zulmü. Ayağa kalksın insanlık kurtulsun Doğu Türkistan. Biz inanıyoruz ki, insanlığın onur ve özgürlük savaşı karşısında ne Çin ne de Çin Seddi dayanır" mesajını verdi.