Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrailin Filistin dışında Hamas üyelerine suikast planı iddialarına sert tepki göstererek, Türkiyenin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir. Türkiyeye karşı böyle bir adıma cüret ederlerse bedelini bellerini doğrultamayacak surette öderler dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerle söyleşi gerçekleştirdi. Katar ziyaretine yönelik değerlendirmede bulunan Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Saninin davetine icabetle Dohaya gerçekleştirdiği ziyareti tamamladıklarını belirterek, 2014 yılında kurduğumuz Yüksek Stratejik Komitemizin dokuzuncu toplantısını başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin ikinci gününde dönem başkanı Katarın onur konuğu olarak Körfez İşbirliği Konseyi 44. Zirvesine katılarak hitapta bulundum. Komite toplantımız çerçevesinde yaptığımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla gözden geçirdik. Katarla ticaret hacmimiz yüzde 14ün üzerinde bir artışla 2 milyar doları aştı. Katarla ticaretimizin ve yatırımlarımızın daha da artırılması konusunda mutabık kaldık dedi.
Son derece verimli geçen görüşmelerin ardından Katarla muhtelif alanlarda 12 yeni anlaşma imzalandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Böylece Yüksek Stratejik Komite mekanizması kapsamında son 9 yılda imzaladığımız belgelerin sayısı 100ü geçti. Toplantımız vesilesiyle bölgemizdeki son gelişmeleri de ele alma fırsatı bulduk. İstişarelerimizin odak noktası iki aydır İsrailin zulmüne maruz kalan Filistinli kardeşlerimizin durumuydu. Ateşkesin acilen ve kalıcı olarak tesisi, Gazzeye insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması, iki devletli çözüm ekseninde barışın temini için atacağımız adımları etraflıca görüştük. Kardeşim Şeyh Temimle bu konudaki yakın iş birliğimizi ve ortak ilişkilerimizi sürdürme konusunda hemfikiriz. Bugün iştirak ettiğim Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesindeyse hem 6 üye ülkeyle hem de konseyle olan ilişkilerimizi ileriye taşıma irademizi teyit ettik. Konsey üyesi ülkelerle ticaretimiz son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla artışla toplam 23 milyar dolara yükseldi. Ticaretimizdeki artış trendi inşallah devam eder. Filistinli kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması amacıyla Körfez ülkeleriyle diyaloğumuzu güçlendireceğiz. Dohada yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum açıklamasını yaptı.
"İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır"
İsraile yönelik başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm Batılı ülkelerin destekleri olmasaydı bölgede böyle bir tabloyla karşı karşıya olunmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bu ülkelerin gerek nakdi, gerek silah, mühimmat, araç gereç gibi ayni ve parasal olarak sınırsız destekleri, ciddi manada Batının şımarık çocuğu İsraili bu noktalara taşıdı. Bu nereye kadar böyle gider? Bu durum özellikle İsraille ilişkileri çok çok farklı konumda olan ülkelerin İsraile olumsuz bakışını çok daha tahrik edici olacaktır. Failin kimliğine göre hareket eden küresel sistemin ayarı bozulmuştur. Bu bozuk ayarla neyi nasıl düzelteceksiniz? Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır. Her an iflas bayrağını çekebilir. Sadece Netanyahunun değil, beraberlikteki kadronun da zulümlerine göz yuman bir Batı var diye konuştu.
7 Ekimden bu yana Batının İsraile bakışının ciddi manada değiştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnanıyorum ki çok fazla da sürmeyecek, kısa bir zaman içerisinde özellikle Gazzeye yönelik İsrailin bu zalimce tavırları kendisini iflas ile karşı karşıya getirecektir. Gazze saldırıları öncesi İsrailde Netanyahu hakkında biliyorsunuz bir yargılama söz konusuydu. İşgal kuvvetleri ile iş birliği halindeki İsrail yargısı, onunla ilgili menfi bir karar vermekten şu anda imtina ediyor. Öyle ya da böyle bu kararı vermenin arifesinde olduklarına inanıyorum. Bizler de diğer yandan Netanyahu ve suç ortaklarının uluslararası zeminde yargılanması için dünyanın değişik yerlerinden 3 bin civarında avukatla Uluslararası Ceza Mahkemesine başvurduk. Gazzedeki savaş suçlarını mahkemenin gündemine taşıdık ve bunun takipçisi olacağız. Sadece bizden değil, Uluslararası Ceza Mahkemesine dünyanın değişik yerlerinden de İsrail aleyhine ciddi manada başvuru yapan ülkeler bulunuyor. Bu ülkelerin bu dik duruşunun yanında da Filistinlilerle dayanışma içerisinde olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Londranın caddelerinde, New Yorkta, Beyaz Sarayın önünde, Pariste, Belçikada, Hollandada, dünyanın birçok yerinde yükselen bu sesler, Filistindeki zulüm bitene ve suçlulardan hesap sorulana dek dinmeyecek. Gazzedeki tarifsiz zulüm karşısında tüm vicdan sahipleri gibi bizim de ciğerimiz yanıyor. İnsanlıktan nasibini almamış İsrail yönetimi, Gazzede 16-17 bin Filistinliyi öldürecek, bunlara yemek, su ilaç ulaşmasını engelleyecek, yaralıların hastanelere taşınmasının önüne geçecek ve vicdan sahibi insanlar bunun karşısında durmayacak öyle mi? Böylesi bir tavır vicdansızlık ve insafsızlık olur ki, buna asla biz eyvallah edemeyiz dedi.
"Ateşkesin sağlanması ve akabinde yaralıların Gazzeden tahliyesi öncelikli konular"
Katarın bütün bu sürece bakış açısının Türkiye ile örtüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bundan sonraki süreçte de Katar ile gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerekse ilgili kurumlarımız irtibat halinde olacak. Barışa ulaşmasını hedeflediğimiz bu süreci birlikte işletecek, adımları yine birlikte atacağız. Çünkü bundan sonraki aşama Kendi başına bırakalım, yürüsün diyeceğimiz bir süreç değil. Ortada İsrailin acımasız saldırılarıyla yerle yeksan olmuş bir Gazze var. Ateşkesin sağlanması ve akabinde yaralıların Gazzeden tahliyesi öncelikli konular. Gazzedeki sivil halkın içerisinde kanser hastaları da bulunuyor. Biliyorsunuz bir kısmını ülkemize tedavilerini yapmak üzere getirdik. Bir de Gazzenin yeniden inşası ve imarı konusu var. Bu konuda da gerekeni yine hep birlikte, inşallah gücümüz neye yetiyorsa yapacağız. Yeniden inşa ve imara başlayacağız. Katar bu konuda Türkiyeyle aynı istikamette yürümeye kararlı ifadelerini kullandı.
"Filistinin yıllardır yaşadığı dramı, hem de kalıcı barış için çözümlerimizi ifade edeceğiz
Türkiyenin garantörlüğe de, barış konferansına da ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu bir kez daha vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeter ki barışı gerçekten istesinler. Biz sürekli barış diyoruz, hukuk, adalet diyoruz. Bunları öylesine söylemiyor, dünyanın büyük bir felakete sürüklenmemesi için bu kavramların ayakta kalmasına ihtiyaç olduğunu bilerek ifade ediyoruz. Gözleri olup zulmü görmeyenlere, kulakları olup gerçeği işitmeyenlere, dilleri olup hakikati söylemeyenlere görün, duyun, gerçeği artık söyleyin diyoruz. İnsanlık onurunun kurtuluş reçetesini sunuyoruz aslında. Biz yılmayacağız, usanmayacağız, yorulmadan hakkı ve hakikati anlatacağız. Denedik olmadı deme lüksümüz yok. Barış için çabalamaya devam edeceğiz. Yeni yol haritalarımızı oluşturduk. Hem Gazzedeki zulmü, hem Filistinin yıllardır yaşadığı dramı, hem de kalıcı barış için çözümlerimizi ifade edeceğiz diye konuştu.
Gazzede ne olacağına, orayı kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir
İsrailin Gazzede 40 kilometre uzunluğunda, 12 kilometre genişliğinde bir tampon bölge oluşturma planı iddiasıyla ilgili konuşan Erdoğan, Her şeyden önce bu planın tartışılmasını bile ben tüm Filistinli kardeşlerime saygısızlık olarak görürüm. Bu, bizim açımızdan tartışılacak, düşünülecek ve üzerinde konuşulacak bir plan değil. İsrailin 1947de uygulanmaya başlayan Filistin topraklarını işgal planı, yıllar içerisinde ne yazık ki küçülte küçülte Filistini ve Gazzeyi bu duruma getirdi. Şimdi ise İsrail, Filistinde kalan bir avuç toprağı tamamen alarak, buraları da işgal etme niyetinde. Buna olumlu bakmak, olumlu yaklaşmak asla mümkün değil. Çünkü bu topraklar Filistinlilerindir. Gazzede ne olacağına, orayı kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir. Onların kararının üzerinde bir karar verici tanımıyoruz. İsrailin yapacağı en iyi şey; 1967 sınırlarında bağımsız ve coğrafi bütünlüğü olan Filistin Devletinin kurulmasını kabul etmek ve işgal altında tuttuğu Filistin topraklarını mülkün sahibine iade etmektir. İsrail, dünyaya yerleşimci diye pazarladıkları teröristleri o evlerden, o arazilerden çıkartmalı ve Filistinlilerle barış içinde bir geleceği nasıl inşa edebileceklerini düşünmelidir. Bu sürecin galibi de ben inanıyorum ki Filistinliler olacaktır. İkide bir bunlar yatıyor kalkıyor Hamas aşağı, Hamas yukarı diyor. Hamas her şeyden önce bir direniş örgütüdür dedi.
"Gazzedeki Filistinliler bu kadar süre içerisinde yılmadı, İsrail amacına ulaşamadı ve inanıyorum şimdi de başaramayacak
Hamasın Filistinde yapılan seçimlerden zaferle çıkmış bir siyasi hareket olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 sene önce Amerika Birleşik Devletlerinde bir grupla yaptığım toplantıda bu soruyu sordular. Ben orada da söyledim. Hamas, 1947de toprakları ellerinden alınmış bir siyasi harekettir. Bu siyasi hareket neticede Filistinde seçim kazanmış bir partidir. Hamas bugün de kendi topraklarını korumanın gayreti içerisindedir. İsrail Gazzeyi yıllarca açık hava hapishanesine çevirmiş, su, yiyecek, giyecek, elektrik kısıtlamalarına tabi tutarak kendince terbiye etmeye kalkmıştır. Gazzedeki Filistinliler bu kadar süre içerisinde yılmadı, İsrail amacına ulaşamadı ve inanıyorum şimdi de başaramayacak açıklamasını yaptı.
"Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette ödemeye mahkum olurlar"
İsrailin Filistin dışında Hamas üyelerine suikast planı iddiaları ile ilgili konuşan Erdoğan, Her şeyden önce bu haberi yapanlar demek ki Türkiyeyi tanımıyorlar. Türkleri tanımıyorlar. Bizi tanımıyorlar. Böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde şunu bilmeleri gerekir ki bunun bedelini, bunun faturasını çok ama çok ağır öderler. Şu anda Gazzeyi havadan, denizden, karadan kuşatmak suretiyle bu adımları atanlar, bir hafta içinde netice alacaklarını zannediyorlardı. Ne oldu, alabildiler mi? Almadılar. Türkiyeye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette ödemeye mahkum olurlar. Böyle bir işe kalkışanlar bunun sonuçlarının son derece ciddi olabileceğini unutmamalıdır. Türkiyenin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir açıklamasını yaptı.
Netanyahu öyle veya böyle bugün olmazsa yarın kesinlikle yargılanacaktır diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatta şu anda kendi içlerinde bunun kavgası, gürültüsü başlamış durumda. Dünyanın değişik yerlerinde meydanlar nasıl ayağa kalktıysa, şu anda İsrailin meydanları da ayaktadır ve bölünmüşlerdir. Netanyahunun her an hesaba çekilmesini isteyen bir İsrailli grup var. Netanyahu yaptıklarının cezasını ödemekten kaçamayacaktır. Er ya da geç yargılanacak ve işlediği savaş suçlarının bedelini de ödeyecektir. Şayet uluslararası hukuk hakkıyla işletilir ve bu savaş suçlarının cezası verilirse, bu karar hem Filistin bölgesinde hem dünyanın diğer coğrafyalarındaki tüm zalimlere ibret olur. Fakat bunun peşini bırakır, oradaki başvuruyu takip etmezsek bu da yeni soykırımlara kapı aralar. Bu sebeple bu işi sıkı tutacak ve Gazze soykırımının faillerinin yargılanmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız. İsraili yöneten mevcut koalisyon sağlıklı değil. Bu koalisyon çöktü çöküyor. Bunları çok diri zannetmeyin, bunlar gidici. Netanyahunun gidici olduğunu bundan 50-60 gün önce söyledik. Gitmelerinin alametleri belirmeye başladı bile. İsraile Artık sizi beslemekten bıktık diyenler ortaya çıkmaya başladı. İlk günlerde destek açıklamaları yapan Fransaya bakın. Şimdi aynı Fransa var mı? Fransa Cumhurbaşkanı Macron şimdi çok farklı açıklamalar yapıyor. Aynı şekilde yine Batıdaki diğer birçok ülke, ilk zamanlardaki açıklamalarını artık yapmıyor. Bütün mesele buradaki sabrın neticesidir. Hani bizim çok önemli bir ilkemiz var ya; Men sabera zafera. Sabreden kimse, zafere ulaşacaktır. Şu anda Hamas, Filistin işte bu sabır mekanizmasını çalıştırıyor. İnanıyorum ki zafer inşallah onların olacaktır. Bedeli ağır olacak ama zafere ulaşacaklar dedi.
Bu ilkeli duruşun Avrupada yayılması halinde İsrailin katliamını sürdüremeyeceğini düşünüyorum
Birleşmiş Milletlerdeki ateşkes tasarısına çekimser oy kullanan ülke liderleriyle ilgili konuşan Erdoğan, Benim kanaatim çekimser oy kullanan ülkelerin tutumlarında değişiklik olacağı istikametinde. Malum İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi ortak zirvesi sonrası İsrailin zulmünü ve çözüm yollarını ülkelere anlatan bir yedili grup oluştu. Bu yedili grubun içerisinde Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da bulunuyor. Değişik ülkeleri dolaşıyorlar. Riyad Zirvesinde alınan karar sonrası yoğun bir tempoda çalışmaya başladılar. İslam İşbirliği Teşkilatında ilk defa böyle bir eylem grubu oluşturuldu. Değerli olan bu grubun Filistin konusunda tek ses olması. İlk önce Rusya ve Çine gidildi. Daha sonra Fransa, İngilterede görüşmeler yapıldı. Akdeniz ülkeleriyle bir araya gelindi. Her görüşmede Filistin ile ilgili bizim geliştirdiğimiz söylemler ve politikalar karşı tarafa iletildi. Bu politikalar anlatıldıkça ciddi bir söylem değişikliği olmaya başladığını gördük. İslam dünyası tek ses olup çözümü konuşmaya başladı. Şimdi Gazzeye ne olacak? sorusundan öteye geçildi ve İki devletli çözüm nasıl olacak, yardımlar nasıl organize edilecek? gibi konular konuşuluyor. Sürecin başında İsraile hak verip yanında konumlanan ancak gerçekleri gördükçe uzaklaşan ülkeler yok değil. BMde çekimser kalan ülkelerin de İsrailin bu hukuksuz saldırılarına aslında karşı olduklarını ama başta çeşitli gerekçelerle seslerinin yükselmediğini görüyoruz. Bazılarının halklarının baskısı sonucu sesleri yeni yeni çıkmaya başladı ki bu umut vericidir. Bir de İspanya gibi cesurca çıkış yapanlar var. Bu ilkeli duruşun Avrupada yayılması halinde İsrailin katliamını sürdüremeyeceğini düşünüyorum. İsrail, Avrupayı kaybetmeye başladığının farkında. Toplumların vicdanı bu kaybı hızlandıracak ve neticede Filistin ve insanlık değerleri kazanacaktır ifadelerini kullandı.
"Dünya barışını korumak Birleşmiş Milletlerin temel görevidir"
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterresin başından itibaren tüm taraflarla çok yakın temas halinde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gerek bizim kendisiyle yaptığımız görüşmelerde, gerek kendisinin bölgeyle ilişkilerinde hiçbir zaman İsrail yanlısı bir görüş ortaya koymadı. Genel Sekreter Guterres, burada gerçekten samimi bir havada, özellikle bu zulmün karşısında durdu. Zaman zaman arkadaşlarımızın kendisiyle görüşmeleri oldu. Yaptığımız tüm görüşmelerde Guterresin İsrail zulmü karşısında hem duruşumuzu takdir etmesi hem de bu duruşun devamı istikametinde kanaat ortaya koyması bizler için bir umut ışığıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Filistinin yanında, zulmün karşısında duran 121 ülke zaten çok önemliydi. Bunun yanında 40 kadar çekimser oy kullanan ülke var. Biz şimdi bu çekimserler üzerinde durmayı hedefliyoruz. Batının, Amerikanın yanında yer alan ülke sayısı sadece 14. Bu Filistinin haklılığının ne kadar ileri derecede kabul gördüğünün en açık, en güzel ifadesidir. Durum böyle olduğuna göre bizim diplomatik hamlelerimizi devam ettirmemiz önemlidir. Bu 40 ülkenin İsrail zulmüne karşı Filistinin yanında yer almasını sağlayabilir miyiz? Bunun gayreti içerisinde olmamız lazım. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden öte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun tavrı beni çok çok umutlandırıyor. Öbür tarafta da bizim Rusyayla olan görüşmelerimiz devam ediyor ve bugüne kadar da herhangi bir sıkıntı yaşamadık, yaşamıyoruz. Bundan sonra da yaşayacağımıza ihtimal vermiyorum. Birleşmiş Milletler kurumsal olarak sistemini işletemez halde ve eli kolu bağlı yaşananları seyretmektedir. Maalesef Dünya beşten büyüktür çıkışımıza gerekçe olan bu buhranın acı sonuçlarını bir kez daha yaşıyoruz. Dünya barışını korumak Birleşmiş Milletlerin temel görevidir. Güvenlik Konseyinin çarpık yapısı nedeniyle bu görevi yapamaz haldedir. Allah korusun kapsam olarak daha büyük bir çatışmalı süreçte BMnin sonu Milletler Cemiyeti gibi olur. Bu sebeple zararın neresinden dönersek kardır anlayışıyla hareket etmeli ve BM sisteminde revizyonu konuşmalıyız. Vakit çok geç olmadan bunu yapmak zorundayız. Yoksa BM sistemi çıkacak büyük bir yangını söndüremeyecek ve dünya yeni bir kaybediş sürecine girecektir diye konuştu.
İsveçin NATO üyelik süreci ile ilgili konuşan Erdoğan, F-16 meselesinde biz muhataplarımıza dedik ki Amerika Birleşik Devletlerinin kongresi varsa bizim de kongremiz yani Meclisimiz var. Parlamentomuzdan nihai karar çıkmadıktan sonra söyleyecek herhangi bir şey yok. Ben Cumhurbaşkanı olarak bunu parlamentoya sevk ettim ve bana teşekkür ettiniz. Görevimi yaptım ama sizlerden de bir şey bekliyorum. Sizler de eş zamanlı olarak bu konuda kongrenizden bunu geçirin, beraberce eş zamanlı olarak bu adımları atalım diyorum. Bir diğer konu da Eurofighter Typhonn meselesi. Kaldı ki Eurofighter konusunda da aslında İngilterenin bakışı olumlu. Maalesef Almanyada bir sıkıntı söz konusu. Fakat pürüzleri gidermek için İngilterenin olumlu yaklaşımı oldu. Almanlarla konuyu görüşeceklerini söylüyorlar. Bu noktada başka alternatiflerimiz de yok değil açıklamasını yaptı.
"Cumhur İttifakı olarak da en güzel şekilde 31 Mart seçimlerinden zafere çıkacağız
Cumhur İttifakının ortak bir tutum içinde olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bizim Cumhur İttifakı olarak içimizde böyle bir sıkıntı söz konusu değil. Ekibimiz şu anda muhataplarıyla görüşmelerini yaptı, yapıyor. Sayın Devlet Bahçeli ile bu konuda ana çerçevede görüşmelerimizi yaptık, adımlarımızı zaten attık, atıyoruz. Arkadaşlarımız çalışmaya devam ediyor. Cumhur İttifakındaki sağlıklı çalışma şartları görünen o ki karşı tarafta yok. Bizler de şu an itibarıyla bu sağlıklı gidişi herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeden devam ettireceğiz. Yeniden İstanbul diyorsak, Yeniden Ankara diyorsak bu iller başta olmak üzere şehirlerimizin tamamında çok çalışıp Cumhur İttifakı olarak seçimi kazanmalıyız. Zira İstanbulun, Ankaranın çektiği çileler ortada. İllerimizde vatandaşımızı, halkımızı inşallah karamsarlığa sürüklemeyecek adaylarla yeni bir sıçramayı yapacağız. Cumhur İttifakı olarak da en güzel şekilde 31 Mart seçimlerinden zafere çıkacağız dedi.
HEDEPin yerel seçimlerde bütün şehirlerden aday çıkartacağı açıklamasıyla ilgili değerlendirmede bulunan Erdoğan, Yaptıkları, geçtiğimiz seçimde gerçekleşen ve hala gizli tutulan pazarlıkları tazeleme gayreti olabilir. Öpülen ellere, gönderilen selamlara bakılırsa CHP de nikah tazeleme konusunda bir hayli hevesli. Bu hevesi gördüklerinden olsa gerek ne koparırsak kardır taktiğini devreye almışlar anlaşılan. Biz bu oyunu daha önce de gördük. Geçtiğimiz seçimlerde ne dediklerini hatırlayın. Kesin bir dille cumhurbaşkanı adayı çıkartacaklarını söylemediler mi? Sonra CHP ile kapalı kapılar ardında pazarlığa oturdular. CHPden aldıkları somut sözlerden çok memnun oldular ve aday çıkartmayacaklarını söyleyip, altılı masanın adayına açık destek verdiler. Hatta o süreçte Kandilden de Millet İttifakına açık destekler geldi. Şimdi de aynı süreç işletiliyor. CHPye Bize ne vereceksiniz, biz neler alacağız diyorlar. Cumhur İttifakının dışındaki diğer siyasi partilerin mantalitesi bizim anlayışımız değildir. Ne HEDEPin zihniyeti ne CHPnin zihniyeti bizimle bağdaşmaz. Yakından, uzaktan bizimle alakası olamaz. Biz milliyiz, yerliyiz. Onlar ne millidir ne de yerli. Biz bu millilik, yerlilik ekseninde inşallah bu çalışmaları sürdüreceğiz. 31 Marttan da çok çok farklı bir şekilde kazanarak çıkacağız açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlere yönelik yaptığı açıklamada, Halkımızın kabul gördüğü veya kabul gösterdiği kriterler neyse biz o kriterlerle adaylarımızı belirlemenin gayreti içerisinde olacağız. Kaldı ki ben biliyorsunuz belediyecilikten gelmiş bir siyasetçiyim. 40 yılımızı buna verdik ve halkımın ilgisi, alakası, muhabbeti kimedir, neyedir, hangi kriterler hangi adayda olursa halkım ona teveccüh eder, bunları az çok biliyoruz. Bu konularda çalışmayı yürüten arkadaşlarımızla beraber enine boyuna analiz yapıyoruz. Ondan sonra da nihai kararımızı veriyoruz. İnşallah yerel yönetimler seçiminde de yerel yönetimlerden gelen bir siyasetçi olarak, bu kriterleri masaya yatıracağız ve adımlarımızı da ona göre atacağız. Bizim belediyecilik anlayışımızı temsil etmeyecek, bizi hayal kırıklığına uğratabilecek kimseyi listelerimizde göremeyeceksiniz. Çok nitelikli arkadaşlarımız mevcut ve en iyisine karar verip milletimizin huzuruna çıkıp destek isteyeceğiz dedi.
Muhalefetin tutumunu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bu isimlerin hiçbiri ne milli, ne yerli ne vatansever. Böyle bir yanları zaten yok. Bunların yakıştığı ve yakışacağı yerler belli. Nereye yakışır bunlar? CHPye yakışır. Nereye yakışır bunlar? HEDEPe yakışır. Bunlar nasıl genel seçim öncesi terör örgütleri dahil birçok odakla iş tuttularsa yine aynısını yapacaklar. Türkiyenin karşısında konumlananlarla yan yana gelmek bunlar için sorun değil. Amaca ulaşmak için her yolu mubah sayar bunlar. İlkeli siyaset bunların kitabında yer almaz. Gerektiğinde halka, gerektiğinde kendi teşkilat mensuplarına ve seçmenlerine yalan söylemekten çekinmezler. Son seçimde seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra bile Kazandık demediler mi? Kaldı ki seçim sonucunun böyle olacağını bile bile koro halinde kendi kitlelerine yalan söylediler. Zaten Cumhur İttifakına bunların yakışması söz konusu değil. Bizimkiler milli olacak, yerli olacak, vatansever olacak ve bayrağıyla ezanıyla yatıp onlarla kalkacak dedi.
Fırsatçılıkla mücadele, fahiş fiyat artışlarıyla mücadele noktasında denetim ve cezai uygulamaların yapıldığını belirten Erdoğan, Bunu yaparken de ilgili kurumlarımız enflasyonla mücadele programına uygun biçimde koordineli çalışıyor. Bir yandan da arz, talep, stok, ihracat, ithalat verileri hemen hemen her gün kontrol ediliyor. Piyasada yokluk oluşmaması, buna bağlı olarak da fahiş fiyat artışları oluşmaması noktasında ciddi tedbirler aldık ve 6 aydan bu yana piyasada hiçbir mal sıkıntısı yaşanmadı. Fahiş fiyat artışı yaptıkları tespit edilen sektörlerin üzerine bakanlıklarımız hızlı ve organize bir şekilde gidiyor. Gayrimenkulde, otomotivde ciddi fiyat düşüşleri oldu. Cumhuriyetimizin 100. yılı vesilesiyle fiyat indirim kampanyası çağrımız da etkili oldu. 100 bine yakın işletme bu noktada katılım gösterdi. Esasında biz enflasyonu dizginleyerek, beklentileri yöneterek, kalıcı bir şekilde dezenflasyon sürecini başlatmış durumdayız. Bazı ürünler bazında farklı mecralarda farklı fiyatlar olabiliyor. Bunu tamamen kontrol etmek, yönetmek, idari kararlarda pek olası değil. Onun yerine bizim için önemli olan genel anlamda ekonominin tamamına hakim fiyat seviyesindeki artışların yavaşlamasıdır. Şu anda yavaşlama başladı. Bu bir trende dönüştü. Önümüzdeki aylarda bu çok net bir şekilde ortaya çıkacak. Baz etkisiyle Haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek diye konuştu.