Cumhurbaşkanı Erdoğan: “DEAŞ‘a karşı şu anda dünyada Türkiye’den çok daha güçlü tavır koyan ikinci bir ülke yoktur”

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
#Siyaset | İHA
07 Kas 2019 / Per 22:23
11 dk okuma / 42 Kez Okundu
| | |

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEAŞ’a karşı şu anda dünyada Türkiye’den çok daha güçlü bir tavır koyan ikinci bir ülkenin olmadığını belirterek “İlk etapta sadece El Bab’da 3 bini aşkın DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirerek derdest ettik. Şu anda cezaevlerimizde 1150’yi aşkın DEAŞ’lı var. İşte en son Bağdadi’nin ablasını Azez’de eşiyle beraber yakaladık, şu anda bizde. Aynı şekilde eşini yakaladık, bizde. Şimdi en son 13 tane en yakın çevresini yakaladık, onlar da şu anda elimizde. Biz DEAŞ ile mücadeleyi böyle veriyoruz ve bunu vermekte kararlıyız.” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Başbakanlık Ofisi’ndeki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın ardından Varkert Bazar’a geçti. İki ülke arasındaki bazı anlaşmaların imzalanması sonrasında Erdoğan ve Orban, basın toplantısı düzenledi. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin 4’üncü Toplantısı vesilesiyle Macaristan’da bulunduklarını belirten Erdoğan, gerek dar çerçevede gerek heyetler arası yapılan ve en sonunda 10 maddelik bir anlaşmayla nokta koyulan görüşmelerin, her iki ülke arasında hayırlara vesile olmasını diledi.

Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader ile oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, Başbakan Orban ile de görüştüklerini anımsattı. Erdoğan, gerek bakanların birbirleriyle yaptıkları görüşmeler gerekse Başbakan ve dışişleri bakanlarıyla dar çerçevede yapılan görüşmelerin gelecek için çok ciddi neticeler vereceğine inandığını kaydetti.
Stratejik iş birliğinin ilerletilebilmesi için atılabilecek adımların neler olduğunun üzerinde durduklarını belirten Erdoğan, "Gerek siyasi, gerek askeri alanda gerek güvenlik alanında göç konusu zaten en önemli adımlardan bir tanesi. Ekonomik, kültürel, ticari tüm bu alanlarda neler yapabileceğimizin üzerinde durduk. Eğitim, kültür, karayolu taşımacılığı, sosyal hizmetler gibi çeşitli alanlarda imzaladığımız 10 belgeyle, ilişkilerimizin hukuki zeminini güçlendirdik. 2018 yılında 2,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen ticaret hacmimizi 6 milyar dolar seviyesine çıkartmak için Sayın Başbakan ile aramızda bir irade birliği var. Bu tabii çok çok önemli. Macaristan-Türkiye bunu gerçekleştirmeye bana göre muktedirdir." diye konuştu.

İş adamları arasında dayanışma çağrısı
Türk girişimcilerin Macaristan’daki faaliyet ve yatırımlarını memnuniyetle takip ettiğine değinen Erdoğan, "Biraz sonra Macaristan’dan 15 iş adamı, aynı şekilde Türkiye’den de iş adamları birlikte yuvarlak masa toplantısını gerçekleştireceğiz. Bu toplantıyla birlikte iş adamlarımızın birbirleriyle dayanışma içinde ne gibi adımlar atabileceğini, hatta üçüncü ülkelerde neler yapılabileceğini ki Sayın Başbakan Afrika’da atılabilecek adımların üzerinde durdular. Bizim de önem atfettiğimiz bir konudur. Macar makamlarının da iş adamlarımıza gereken her türlü kolaylığı yapacağına inanıyorum. Aynı şekilde Türkiye olarak biz de Macar müteşebbislere her türlü kolaylığı sağlamakta kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, savunma sanayisi alanında da gelecek dönemde çeşitli projeleri hayata geçirmekte kararlı olduklarını vurguladı.
Ortak tarihi ve kültürel mirasın korunması noktasında da Macaristan ile örnek iş birliği içerisinde bulunulduğunu kaydeden Erdoğan, geçen yıl ekim ayında Başbakan Orban ile restorasyonu tamamlanan Gül Baba Türbesi’nin açılışını yaptıklarını anımsattı ve türbeyi ziyaret edenlerin sayısında önemli artış olduğunu öğrendiğini söyledi.
Maarif Vakfına ait okulun faaliyete geçebilmesi için Macaristan Hükümeti’nin sağladığı destek dolayısıyla Başbakan Orban’a teşekkür eden Erdoğan, Macaristan’ın resmi müfredatını temel alan okulun Eylül 2020’de eğitim öğretim faaliyetlerine başlayacağını bildirdi.

"Bizim için ziyadesiyle kıymetlidir"
"Macaristan’ın ülkemizin Avrupa Birliği üyelik sürecine sağladığı destek, bizim için ziyadesiyle kıymetlidir." diyen Erdoğan, "Gerçekten Sayın Başbakanın bu konuda vermiş olduğu desteğe her zaman için müteşekkirim, bunu özellikle ifade etmek isterim. Avrupa Birliği’nin son dönemde ülkemize karşı izlediği tutum şüphesiz ki yapıcı olmaktan uzaktır. Birkaç üye ülkenin ikili meselesinin Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini rehin almamalıdır. Birlik, bu tutumuyla esasen kendi çıkarlarına da zarar veriyor. Türkiye’nin tam üyeliğinin Birliğe katacağı değerin layıkıyla kavranması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Vişegrad Dörtlüsü ile ilişkileri daha da geliştirmeye kararlı olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Görüşmelerimizde, Sayın Başbakan’a Barış Pınarı Harekâtımıza verdiği destekten dolayı şükranlarımızı ifade ettim. Özellikle şu anda ülkemizde 4 milyon mülteci var. Bunun 3 milyon 650 bini Arap, Ezidi, Keldani, Arami, 350 bini de Kürt’tür ve bunların ciddi bir sayıda özellikle Avrupa’ya göç etmesi mümkün. Fakat biz bugüne kadar aramızdaki dayanışmanın gereği olarak hep bu süreci sabırla atlattık ve şu anda yine bir Güvenli Bölge ihdası için çalışmalarımızı yapıyoruz. Güvenli Bölge ihdasıyla da atmak istediğimiz adım, bizdeki mültecilerin kendi evlerine, topraklarına dönmesini sağlamaya yöneliktir."

Güvenli Bölge konusu
BM Genel Sekreteri’nin bu konuyla ilgili İstanbul’a geldiğini ve kendisiyle bir görüşme yaptıklarını anımsatan Erdoğan, bu görüşmede bir uluslararası donörler toplantısı yaparak Güvenli Bölge konusunda bir adım atılması yönünde çağrıda bulunduğunu hatırlattı.

BM Genel Sekreterinin de kendisine verilen evrak, proje ve planlar üzerinde çalışma sözünü verdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii bundan sonraki süreci de Dışişleri Bakanı’m bizzat yakından takip edecektir. Macaristan’ın terörle mücadelemizde gösterdiği ittifak dayanışması, stratejik ortaklığımızın ne kadar kuvvetli temellere dayandığını göstermiştir. Az önce Sayın Başbakan’ın ifade ettiği gibi bizler NATO’da beraberiz. Bu ne demektir, bizler aynı zamanda stratejik ortağız. Stratejik ortakların terör örgütleriyle beraber olması mümkün mü? Ama maalesef bazı stratejik ortakların terör liderleriyle yapmış oldukları ne yazık ki görüşmeler, onlarla birlikte yapmış oldukları dayanışmalar var. Bunlar biz ciddi manada üzmüştür. Çünkü uluslararası teröre karşı mücadele vereceksek, o zaman uluslararası terörle mücadelede NATO üyelerinin böyle bir görüşmeyi yapması affedilebilir değildir."

DEAŞ’a karşı şu anda dünyada Türkiye’den çok daha güçlü bir tavır koyan ikinci bir ülkenin olmadığını, şu ana kadar alınan neticenin gösterdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"İlk etapta sadece El Bab’da 3 bini aşkın DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirerek derdest ettik. Şu anda cezaevlerimizde 1150’yi aşkın DEAŞ’lı var. İşte en son Bağdadi’nin ablasını Azez’de eşiyle beraber yakaladık, şu anda bizde. Aynı şekilde eşini yakaladık, bizde. Şimdi en son 13 tane en yakın çevresini yakaladık, onlar da şu anda elimizde. Biz DEAŞ ile mücadeleyi böyle veriyoruz ve bunu vermekte kararlıyız. Asla bundan taviz vermeyiz. Çünkü terörün ve teröristin iyisi, ’benimki, seninki’ anlayışı olmaz. Eğer bu mücadeleyi vereceksek kararlı vereceğiz. Çünkü burada insanlığın huzuru, menfaati yatmaktadır. Şu ana kadar bunu sürdürdük. Bundan sonra da sürdüreceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 yıla yaklaşan Suriye krizinde 1 milyon insanın hayatını kaybettiğini, 12 milyon Suriyelinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığını anımsatarak, Birleşmiş Milletler hesaplamalarına göre bu insanlar için Türkiye’nin kendi bütçesinden 40 milyar dolar harcadığını belirtti.

"Ülkemiz bu yükü tek başına kaldıramaz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Peki, ‘Avrupa Birliği’nden size ne geldi?’ diye soracak olursanız, cevabını vereyim Avrupa Birliğinin bize vermiş olduğu söz, 2015 yılı için 3+3 milyar avrodur ama bundan bize gelen sadece 3 milyar avro olmuştur. Ne zaman görüşsek, ’Projelendirdik, geldi, geliyor’ hala gelen bir şey yok."

Yardımlar gelse de gelmese de varil bombalarından kaçan insanlara, Türkiye’ye sığınan insanlara her türlü desteği vermek zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şu anda buna yönelik çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.

Barış Pınarı Harekâtı sayesinde terörle mücadelenin kararlılıkla sürdüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika ile 120 saatlik bir teröristleri bölgeden çıkartma sözü aldık, mutabakatı böyle sağladık. Ardından Rusya ila Soçi Mutabakatı yaptık, onlarla da 150 saatlik bir mutabakattı fakat ne Amerika 120 saatlik sürede bu teröristleri bölgeden çıkarabildi ne de Rusya 150 saatlik süre içerisinde maalesef bu teröristleri bölgelerden çıkarabildi. Tabii şu anda bu bölgelerden bunlar çıkartılmadığı için de özellikle DEAŞ, YPG/PYD/PKK ile mücadele kararlı bir şekilde sürüyor." şeklinde konuştu.

DEAŞ’lı teröristlerin durumu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "151 ülkeden 76 bin kişiye Türkiye’ye giriş yasağı koyduk. Kim bunlar? Bunların içinde DEAŞ var, diğer teröristler var. Şu an hapishanelerimizde 737’si yabancı uyruklu olmak üzere 1149 DEAŞ’lı var." diye konuştu.
Barış Pınarı Harekâtı sırasında terör örgütü PYD’nin cezaevlerinden çıkardığı çoğunluğu kadın ve çocuk 270 DEAŞ’lıyı tekrar cezaevlerine yerleştirdiklerine değinen Erdoğan, yakalanan DEAŞ mensuplarıyla ilgili değerlendirmelerin devam ettiğini anlattı.

Macaristan’ın Türk Konseyi’nde gözlemci olarak bulunması
Macaristan’ın geçen yıl eylül ayında Türk Konseyi’ne gözlemci olarak katılmasından mutluluk duyduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Macaristan’ın Türk Konseyi’ne gözlemci üyeliğinin ve Budapeşte’de açılan Türk Konseyi Avrupa Ofisi’nin, Orta Asya ve Kafkasya coğrafyasında iş birliğimizin daha da kuvvetlenmesine vesile olacağına inanıyorum. Kısa süre önce de değerli dostumla Bakü’de bir aradaydık. Orada görüşmelerimizi yaptık, bugün de buradayız. Yani birbirimize uzak değiliz, 2 saat süreyle Ankara’dan buraya geldik. Bundan sonraki süreçte de bu yakınlığımızı fiziki değil aynı zamanda gönülde taçlandırdığımızı biliyorum ve bu ifadelerimi kullanmak istiyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Başbakanlık Ofisi’ndeki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın ardından Varkert Bazar’a geçti.

İki ülke arasındaki bazı anlaşmaların imzalanması sonrasında Erdoğan ve Orban, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Avrupa’dan istediğiniz destek gelmezse kapıları açacak mısınız?" sorusuna Erdoğan, şu cevabı verdi:
"Destek gelse de gelmese de misafirlerimize (Suriyeli) ev sahipliğini yapmaya devam edeceğiz. Ancak tabii bu da bir yere kadar. Biz de bir söz var, ’Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.’ Baktık ki bu iş olmuyor, daha önce de söyledim kapıları açmak zorunda kalırız. Kapıları açtığımız zaman zaten nereye gideceği malumdur ama Macaristan’a uğramadan giderler, onu da zaten onlar biliyor." cevabını verdi.

Bir başka gazetecinin "ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geleceksiniz. Bu görüşmeden beklentiniz nedir? Özellikle Patriot ve F-35 konusunda yeni bir adım atılmasını bekliyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, "Doğmamış çocuğa don biçilmez. Her şeyden önce görüşmemizde ikili ilişkilerimiz başta olmak üzere bölgesel sorunları, bunları ele alacağız. İkili ilişkilerde özellikle S400, Patriot ve F-35 konusu bunlarda görüşme içerisinde yer alacak konulardır." yanıtını verdi.

100 milyar dolarlık bir ticari ilişki hedeflerinin olduğunu ifade eden Erdoğan, hangi alan ve sektörlerde neler yapılabilir bunların ele alınacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hepsinden öte terörle mücadelede bundan sonraki süreçte beraber neler yapacağız. Bugün Mazlum Kobani denilen adamın Bağdadi’den hiçbir farkı yok. Bağdadi ne kadar önemli bir teröristse Mazlum Kobani de o kadar önemli bir teröristtir. Yüzlerce insanın kanına giren bir örgütün o da başındadır. Şimdi burada ’benim görüştüğüm terörist iyi, görüşmediğim kötü’ diyemeyiz. Kendini öldüren, intihar eden bu şekilde bir terörist. Aynı şekilde Sayın (Barack) Obama döneminde de Usame Bin Ladin bu şekilde öldürülmüştü. Demek ki sadece bu tür terör örgütlerinin başlarında olanları öldürmekle terör bitmiyor. Öyleyse burada bizim ortak dayanışmamız çok çok önemli. Hele hele stratejik ortak olarak da biz bu ortaklığımızın yerine getirmemiz lazım. Bunun gereğini yerine getiremezsek, bugün bizi vuran terör yarın bir başka ülkeyi vuracaktır. Bu bakımdan bu hassasiyetlerimizi ele alacağız."

"Şartlar uygun olursa Patriot alabiliriz"
Savunma sanayisine yönelik atılması gereken adımları yine aynı şekilde stratejik ortaklık çerçevesinde atacaklarını vurgulayan Erdoğan, Patriotlar verilmediği için savunma sistemlerine alternatifler aradıklarını ve bu aşamada S400’leri satın aldıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, S400’lerin alınmasıyla bu işin bittiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Ancak Amerika bize Patriot verecekse, Amerika’dan da şartlar uygun olması halinde Patriot alabiliriz. Bunu da kendilerine teklif ettik. Bu konuda ’Kongreden geçmesi lazım’ diyorlarsa, Kongreden geçirsinler bize teklifi versinler. Biz de o teklif üzerinden değerlendirmemizi yapalım. Kaldı ki bizim Amerika’ya karşı şu ana kadar herhangi bir ön kabülümüz olmamıştır. Şu anda dünyanın özellikle hava taşımacılığında en önemli markalarından birisi olan Türk Hava Yolları, bugün ihtiyaçlarını çok ciddi bir kısmını Amerika’dan karşılanıyor. Boeingler, geniş gövdeli Boeingler ordan alınıyor. Türk Hava Yolları dünyada en fazla destinasyona uçan bir şirkettir. Birinci sıradadır. Bütün bunları görmemiz lazım, görmemezlikten gelemeyiz. Buna göre de adımlarımızı atmamız lazım."

Hedef topraklarına dönmelerini sağlamak
"Kapıları açarız açıklamanız ardından Avrupalı liderlerden sizinle görüşme talebi gelmişti. Liderle görüşmeleriniz ne zaman gerçekleşecek, tarihi netleşti mi? Bu kapıları açarız ifadesi anlamında Avrupa’ya vereceğiniz net bir süre var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, şu anda güvenli bölgeyle ilgili çok ciddi plan ve proje çalışması yaptıklarını dile getirdi.

İlk hedeflerinin, bu insanların kendi topraklarına ve evlerine dönmesini sağlamak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu yaparken de sadece Türkiye olarak bu işin altından kalkmanın mümkün olmadığını söyledi.

Cerablus’ta tahrip olmuş binaların bakımını yaptıklarını, tamir ettiklerini ve altyapısını hallettiklerini belirten Erdoğan, 365 bin kişinin tekrar buralara döndüğü bilgisini verdi.

Tel Abyad ile Rasulayn arasının Türkiye’nin kontrolünde olduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz diyoruz ki burada uluslararası donörler toplantısı yapalım. Bize belli bir destek verilsin. Burada Birleşmiş Milletlerin garantörlüğünde bir adım atalım, biz burada inşaatları yaparız. Dünyada müteahhitlik sektöründe biz bazen iki bazen üçüncü sırada yer alan bir ülkeyiz. Süratle 6 ay ile 2 yıl arasında buralarda en azından bu projeyi, pilot proje olarak hayata geçirelim. Bu insanlar, kendi topraklarına, evlerine dönme imkânını yakalasın. Buna biz hazırız. Görüştüğüm liderlere, hepsine elimizdeki kitapçıkları takdim ediyorum. Anlatıyorum, sorularını cevaplandırıyorum. Bu şekilde de kendimizi her an hazır görüyoruz. Bunun için de altyapı çalışmalarımızı devam ettiriyoruz."

Türkiye ve Macaristan arasında 10 anlaşma imzalandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın ortak basın toplantısı öncesinde iki ülke arasındaki 10 anlaşmanın imza töreni gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Orban, ülkeleri arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) Hakkında Ortak Siyasi Bildiri’ye imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı Arasında Diplomatik Eğitim ile Bilgi ve Belge Değişimine İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szıjjarto tarafından imzalandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szıjjarto, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı Arasında Uzayın Barışçıl Amaçlarla Keşfi ve Kullanımı için İşbirliği Mutabakat Zaptı’nı imza altına aldı.

Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı Arasında Stipendium Hungaricum Burs Programı Çerçevesinde 2020 - 2022 Yılları Arasında Yürütülecek İşbirliği Hakkında Mutabakat Zaptı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran ile Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szıjjarto tarafından imzalandı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan ile Yenilik ve Teknoloji Bakanı Laszlo Palkovıcs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Macaristan Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayolu ile Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşma’ya imza attı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile İnsan Kaynakları Bakanı Prof.Dr. Miklos Kasler da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Macaristan Hükümeti Arasında Kültürel İşbirliği Anlaşması’nı imzaladı.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Macaristan Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması’na ise Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran ile İnsan Kaynakları Bakanı Prof. Dr. Miklos Kasler imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Macaristan İnsan Kaynakları Bakanlığı Arasında İşbirliğini Geliştirmeye Yönelik Mutabakat Zaptı ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve İnsan Kaynakları Bakanı Prof. Dr. Miklos Kasler tarafından imza altına alındı.

Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Arasında Posta ve E-Ticaret İlişkilerinin Güçlendirilmesi için İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı’na, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan ile Macaristan Milli Varlıkların İdaresinden Sorumlu Devlet Bakanı Andrea Bartfai-Mager imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Macaristan Milli Arşivi Arasında İş birliği Protokolü ise Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ile Macaristan Milli Arşivi Genel Müdürü Csaba Szabo tarafından imzalandı.

GÜNDEM DE NE VAR ?
Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yasal Bilgilendirme
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.