Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte Türkiyeye karşı yapılan karalama kampanyalarının bugün de yapıldığını belirterek, "Algı operasyonlarıyla bize çelme takmaya çalışan rakiplerimiz yalanlarının altında ezileceklerdir" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte Türkiyeye karşı yapılan karalama kampanyalarının bugün de yapıldığını belirterek, "Algı operasyonlarıyla bize çelme takmaya çalışan rakiplerimiz yalanlarının altında ezileceklerdir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen İnovasyon ve Girişimcilik Haftası kapanış töreninde yaptığı konuşmada, kamunun, üniversitelerin, özel teşebbüsün desteklediği girişimcilik ve kuluçka merkezlerinin önem arz ettiğini vurguladı. Erdoğan, "Hedeflerimize ulaşmak için kamunun sunduğu desteklerin yanı sıra girişim sermayesi fonlarını da harekete geçirmeliyiz. Dünyada 2008de 4 bin 700 civarında bulunan özel sermaye fonu sayısı şu anda 7 binin üzerine çıktı. Büyük şirketlerin kurduğu girişim sermayesi fonları 2017de 13 milyarın üzerinde yatırım yapmış durumda. Ülkemizin büyük şirketlerinin de benzer şekilde fonlar kurarak girişimcilere yatırım yapmalarını bekliyoruz. Maddi değil tecrübe şeklinde de olmalıdır. Basiretli iş adamlarımız tecrübelerini genç girişimcilere aktararak onların fırsatları görmelerini temin etmelidir. Küçük olsun benim olsun sözü büyümenin önünde engel olarak duruyor. Ülkemize yönelik olumsuz algı oluşturmaya çalışanlar var. Türkiye bu algı çabasının tam tersine sahip olduğu büyük potansiyeliyle tüm yatırımcıları cezbeden ülke olma özelliğini geliştiriyor" dedi.
Geçmişte de aynı karalama kampanyalarının olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizi hedef alan karalama kampanyalarının yeni bir vaka olmadığını herhalde bilirsek rahatlarız. Tarihten örnekler vereceğim. 10 Ekim 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi Mustafa Kemali korkunç Türklerin en korkuncu olarak nitelendiriyor. Başka bir Amerikan gazetesi Mustafa Kemali bir terör sembolü olarak tanımlıyor. Bu haberlerin bugünkünden farkı var mı? Dün böyle yaptılar, bugün de aynısını yapıyorlar. Değişen bir şey yok. Bu haberlerin 11 Ekim 1922de imzalanan Mudanya Mütarekesinden hemen öncesi ve sonrasına denk gelmesine dikkatinizi çekiyorum. Ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışıyor hemen terörist ve korkunç olmakta suçlanarak hakkımızda olumsuz bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bugün Avrupa ve ABD medyasını takip ettiğinizde benzer ithamların şahsım ve günümüz Türkiyesi için yapıldığına şahit olursunuz. Bu durum gösteriyor ki biz millet olarak doğru yoldayız. Dün ülkemiz üzerinde oluşturulan algı Kurtuluş Savaşımızı başarıyla sonuçlandırmamızı ve yeni devletimizi kurmamıza engel olmamıştı. Bugün de benzer gayretler 2023 hedeflerimize ulaşmamıza, demokraside ve ekonomide dünyanın en ileri ülkeler arasında girmemize engel olamayacak. Sene 2002 IMFye olan borcumuz 23,5 milyar dolar. Bizi sadece paramızı yönetmekle kalmadılar. Siyaseten yönetmeye çalışıyorlardı. Davostaki bir toplantıda o zamanki IMF başkanı bana siyasi akıl vermeye çalıştı. Ben de Siz taksitlerinizi almaya bakın, bize siyasi akıl veremezsiniz. Ülkemizin siyasetini ben yönetirim dedim. Sene 2013, artık bizim IMFye borcumuz kalmadı bitti, defteri kapadık. Girişimcilerimiz bu tür kirli propaganda kampanyalarına aldırmadan ülkemize yatırım yapmaya davet ediyor. Küresel ekonomide rakiplerimiz ve dostlarımız elbette olacak. Algı operasyonlarıyla bize çelme takmaya çalışan rakiplerimiz yalanlarının altında ezileceklerdir" dedi.
"Girişimcilik bizim milletimizin fıtratına çok uygundur" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dolmuş ve arabalı vapur örneklerini verdi. Önemli olanın ihtiyacı tespit etmek, pratik uygulanabilir uygun maliyetli sürdürülebilir bir çözüm bulmak olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim insanımız öyle zor şartlarda, öyle pratik yöntemler buluyor ki bunların ticari boyuta taşınıyor olmaması akıl alır gibi değildir. Sorun ne? Sorun bu işleri bireysel düzeyde bırakarak kurumsal hale getiriyor olmamamızdır. Dünyada bu işler nasıl yapılıyorsa bizim de öyle yapmamız lazım. Bizim ne üretimle, ne tasarımla, ne de girişimcilikle bir sıkıntımız yok. Rabbim millet olarak hepsini de bu millete lütfetti. Şimdi bunları fiile geçirmemiz lazım. Türkiye orta gelir tuzağından ancak böyle kurtulur. Türkiyenin yeri gelişmekte olan ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerdedir" dedi.