Ramazan ayı boyunca iftar ve sahur sofralarında yeterli ve dengeli beslenmenin önemli olduğunu ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze Kalelioğlu, "İftarda ve sahurda bağışıklığı düşürmeyecek şekilde beslenmeye özen gösterirken, karbonhidrat ve protein ihtiyacı da dikkatli ve ölçülü karşılanmalıdır" dedi.
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümünden Diyetisyen Gamze Kalelioğlu, Ramazanda beslenmeye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Uzun süreli açlıktan sonra en fazla yemeye müsait olunan öğünün sahur değil, iftar ve iftar sonrası olduğuna dikkat çeken diyetisyen Kalelioğlu, "Bunun sebebi sahurda dengesiz ve yetersiz beslenmeyle doğru orantılı olabilmektedir. İftarda normal beslenme düzenin bozulmamasına dikkat edilmeli, iftar normal bir akşam yemeği gibi olmalıdır" dedi.
"Öncelik su olmalı"
İnsani ihtiyaçlar dolayısıyla suyun yemekten daha önemli olduğunun altını çizen Kalelioğlu, "Uzun süren açlık ve susuzluktan dolayı önceliğimiz su olmalıdır. Hurma, zeytin gibi atıştırmalıklarla ya da az bir çorbayla iftara başlanabilir. Sonrasında sebze salata gibi posalı gıdalar ile devam edilip, sadece 7-8 dakika kadar ara verildikten sonra ana yemeğe geçilmelidir. Ana yemekte kızartma ve kavurma gibi çok yağlı yemekler yerine, fırın-buğulama-haşlama-ızgara yöntemiyle pişirilen yemeklerin tercih edilmesi daha doğru olacaktır" diye konuştu.
"Sahurda kahvaltı ürünleri tercih edilmelidir"
Sahurda kahvaltı ürünleri tercih edilmesi gerektiğini belirten Kalelioğlu, "Yumurta, peynir, çiğ kuruyemiş, yulaf ya da tam buğday gibi uzun süre tok tutucu sağlıklı tercihlerde bulunulması önemlidir. Özellikle sahurda su tüketimi ihmal edilmemelidir. Çay ve kahvenin içindeki suyun aslında su yerini tutmadığı ve su gibi değerlendirilmediği unutulmamalıdır. Çay ve kahvenin diüretik etkisi olduğundan vücutta var olan suyu da kaybetmemize sebep olmaktadır. Bu yüzden tüm iftar ve sahur için belirtilen öneriler daha sağlıklı bir Ramazan ayı geçirmemiz için oldukça önemlidir" şeklinde konuştu.
"Sahur ve iftarda gazlı içeceklerden uzak durun"
Gamze Kalelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tuz tüketimi ve kavrulmuş kuruyemişler oruç tutanları susuzluk açısından zorlayacaktır. Bu sebeple tuz miktarının sınırlandırılması ve kuruyemişlerin çiğ olarak tercih edilmesi gerekmektedir. Özellikle ceviz ve badem sağlıklı yağlar içermesi sebebiyle daha çok tok tutar. Yetişkin bir insanın ortalama 2-2,5 litre su ihtiyacımız olduğunu düşünürsek, ekstra tercih edilen çay, kahve ve gazlı içecekler bu durumda mideyi dolduracağından su tüketimini zorlaştıracaktır. İftar sırasında bir içecek tüketilmesi gerekirse, şekersiz komposto, limonlu su ya da sade maden suyu tercih edilebilir" dedi.
"Tatlı krizlerine dikkat"
Tatlı tüketilmesini uygun bulmadıklarını vurgulayan Kalelioğlu, "Yine de tatlı tüketilmek istenirse haftanın en fazla 2 günü şerbetli tatlı yerine sütlü tatlı tüketilmesi gerekiyor. Sütlü tatlı yanında da çiğ kuruyemişler tercih edilmesi şeker dengesi açısından olumlu etki sağlayacaktır. Kronik rahatsızlıkları ve hekim kontrolünde olanlar, oruç tutmadan önce hekimlerine danışması gerekmektedir. Oruç tutulmasına engel olabilecek bazı durumlar da söz konusudur. Gebelik, emziren anneler, ağır kalp hastaları, böbrek yetmezliği olanlar, hipoglisemi şikayeti olanlar, insülin kullanımı ve onkoloji hastaları açısından risk içermektedir" diye konuştu.