Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Akçay, inme ile ilgili merak edilen soruları Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesinin hazırladığı Sağlık İçin programında cevapladı. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Halil İbrahim Akçay, inmede erkeklerin daha fazla risk altında olduğunu söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Akçay, inme ile ilgili merak edilenleri Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesinin hazırladığı Sağlık İçin programında anlattı. İnmeyi beyni besleyen damarların tıkanma şeklinde etkilenmesi, dokusunun tahribatıyla tutulduğu yere göre hasar oluşturması olarak tanımlayan Dr. Akçay, inmeyi tetikleyen risk faktörlerinin neler olduğunu da açıkladı. Akçay, "Değiştirilebilen ve değiştirilemeyen faktörler var. Şeker, yüksek tansiyon, kolesterol, sigara, alkol gibi faktörler var. Değiştirilemeyen faktörler arasında da planda yaş geliyor. Yaş ilerledikçe inme geçirme riski artıyor. Erkekler biraz daha konuda talihsiz, erkeklerde biraz daha yüksek oranda inme görülebiliyor. Değiştirilebilir risk faktörleri içerisinde ise karşımıza çıkan hipertansiyon dediğimiz yüksek tansiyon var ve ortalama altı kat inme riskini artırıyor. Onun dışında şeker hastalığı, kötü kolesterol, sigara ve alkol kullanımı da riski artırıyor. Sigarada pasif içici olmak da inme riskini artırıyor. Kişi sigara içmiyorum dese bile yoğun içilen ortamda bulunuyorsa riski artar" dedi.
İnme geçiren bir hastaya erken yapılacak müdahalenin hayati önem taşıdığını söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Halil İbrahim Akçay, "İlk 4,5 saat çok önemli" dedi. Akçay, "Tedavide 3 farklı yaklaşımımız var. Biri akut müdahale dediğimiz tablo. Bu tedavide damar açısı tedaviler uygulanıyor onun dışında da kişi inme geçirmeden hastalığa karşı koruyucu önlemler alınması. Yaşam tarzı değişikliği gibi süreçleri kapsıyor. İkincil koruma olarak geçen yöntemde ise hasta inme geçirdikten sonra tekrarlamasın diye bazı tedavilerimiz var. Bu da inmenin nedenine göre süreç değişiyor. Mümkün mertebe zaman kaybetmemek bu süreçte çok önemli. Genelde halkımızda bizim gördüğümüz özellikle yaşlı insanların biraz dinlenmesi gerektiği, geçeceğinin düşünülmesi. Bizim için kritik saatlerde hasta maalesef acile getirilmediği için tedavisi gecikebiliyor. Bundan dolayı hasta yakınlarının bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. İnmeyi biz ikiye ayırıyoruz. Yüzde 15i beyin kanaması, yüzde 85i ise damar tıkanıklığı dediğimiz tablo. İlk 4,5 saatte gelen bir hastaya damar açıcı tedavi uyguluyoruz. İlk 6 saatte geldiyse ve ana damarlar bir tıkanıklık varsa beyin anjiyosu yaparak pıhtıyı direkt beyinden çıkarabiliyoruz ve böylece hastamız tutmayan kolunun tutmaya başladığını görebiliyoruz. O anlamda biz zamanla yaşıyoruz. Ne kadar erken müdahale edersek o kadar kurtaracağımız hücre ve o kadar da sağlıklı bir süreç karşımıza geliyor" ifadelerine yer verdi.