Eşlerin birbirleri ile duygusal birlikteliklerinin ve kaliteli zaman geçirme sürelerinin minimuma gerilediği günümüzde eşlerin birbirlerinden en sık şekilde şikayetçi oldukları konu: "Bir insan sevdiği eşine böyle davranır mı, böyle özensiz konuşur mu, böylesine düşman olur mu?"
Bu soruları kendisine soran eşlerin kaçırdıkları husus şudur; eşler ilişkide sevgiden ve yakınlıktan uzaklaştıkça birbirlerine düşmanca hisler beslemeye başlar. İkisi de birbirlerine bağırırken aslında birbirlerini duymadıklarını bile anlamaz ve birbirlerinden daha da uzaklaşırlar. Tartışma esnasındaki her bağırış, her feryat aslında; "Beni duy, beni anla ve bana ulaş artık" demektir.
Sevgi ve nefret bu yüzden birbirlerine çok yakın duygusal durumlardır. En sevdiğiniz sizi duymadığında, derdinize derman olmadığında, o artık yabancınızdır. Eşler karşılaşmaktan en çok korktukları bu durumda kendilerine şunları sorarlar; "Bir insan eşine bu denli nasıl kızar, nasıl söylenir, bunları yaptıktan sonra ben eşime nasıl güvenebilirim.” Bu soruların cevabı sevgi ve hoşgörüde aranmalıdır. Zira insanın içinde var olan ve eşine duyduğu sevgi ve hoşgörü öylesine kuvvetli olmalıdır ki sıkıntıların panzehri olmalıdır. Ve aşk öyle bir haldir ki; canınızın acıdığını yine en önce sevdiğiniz kişi duysun, imdadınıza yetişsin ve size derman olsun istersiniz.
İnanın; eşlerin birbirlerine olumsuz davranışları ve sözleri düşmanlıktan değil, duyulmamak ve görülmemekten kaynaklanıyor. Canınızda hissettiğiniz kişi, yanınızda olmayınca düşmanınız gibi oluveriyor.
Birbirinizin can evini keşfedin ve o evi yapılandırın hayatınız boyu... Sorunlarınızı eşinizi suçlayarak hiçbir zaman çözemediniz ve çözemezsiniz. Sorumluluk almaktan ve enerjinizi sorunları çözmeye vermekten asla vazgeçmeyin.
??????
????????? Uzm. Aile Terapisti
????????? Rukiye DOĞAN