Dünyanın sayılı göç yollarından birisi olan ve nadir görülen, nesli yok olma tehlikesi altındaki kuş türlerinin yaşama, üreme, beslenme ve konaklamalarına imkan sağlayan Mersinin Silifke ilçesindeki Göksu Deltası, insan kaynaklı kirliliğin ve kötü kullanımın hedefi halinde.
Uluslararası öneme sahip ve yeryüzünün sayılı deltalarından biri olan, diğer adıyla Kuş Cenneti olarak bilinen Göksu Deltası, Mersinin Silifke ilçesinde yer alıyor. Delta ayrıca birçok endemik bitkiye de ev sahipliği yapıyor. Toplam alanı 10 bin hektar olan ve Türkiyede yaşayan 450 kuş türünün 334ünün yaşadığı Göksu Deltası, orta Toroslar eteğinde yer alan Silifkenin güney ucunda, Göksu Irmağının oluşturduğu kıyı ovası üzerinde bulunuyor. Deltada irili ufaklı göller, sazlıklar, kumullar ve kumsallar yer alıyor. Silifke ilçesinin güneyinde, Göksu Nehrinin Akdenize taşıdığı alüvyonlar ile oluşan delta, Türkiyenin Akdeniz kıyısındaki en önemli sulak alanlarından biri ve 10 bin kilometrekarelik bir havzaya sahip. Özel Çevre Koruma sınırları içerisinde 10 adet yerleşim yeri bulunuyor ve koruma altındaki toplam alanıyla 226 kilometrekare alana yayılıyor.
Evlenenlerin, sözlenenlerin fotoğraf çektirmek için akın ettiği delta, aynı zamanda doğa bilimleri uzmanlarının, doğa meraklılarının da uğrak yeri. 1994te Ramsar alanı ilan edilen Göksu Deltası, Türkiyenin Çukurovadan sonra Akdeniz kıyısındaki ikinci büyük deltası.
Ayrıca deniz kaplumbağaları caretta caretta ve chelonia mydasın yumurtalarını bıraktığı, Akdenizdeki en önemli ana yuvalama bölgelerinden birisini oluşturur. Yumuşak kabuklu Nil kaplumbağasının da yuvalama alanlarından birisi.
İnsan kaynaklı kirliliğin hedefi durumunda
Böylesine eşsiz bir doğa harikası olan delta, insan kaynaklı kirliliğin ve kötü kullanımın da hedefi durumunda. Deltanın birçok yeri içki şişeleri ve plastik atıkla dolu. Kumluklar, sazlıklar ve bakir sahil de insan kaynaklı atıklarla dolmuş halde. Deltaya fotoğraf çekmek ya da gezmek için gidenler, gördükleri manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
"Her geçen yıl kötüye gidiyor"
Bölgeye giden gazeteci, fotoğraf sanatçısı Necdet Canaran da tanık olduklarını, "Alanı yıllardır düzenli aralıklarla fotoğraflıyorum, çektiğim fotoğraflar 60dan fazla ülkede editoryal anlamda yayımlandı. Gazete, dergi, internet sitesi, üniversite yayını, poster oldu. Her gittiğimde karşılaştığım manzara geçmiştekini aratıyor" sözleriyle anlattı.