HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam), Suriye iç savaşının en önemli aktörlerinden biridir. Nusra Cephesi’nden dönüşen bu grup, lideri Ebu Muhammed el-Cevlani ile dikkat çekiyor. HTŞ hakkında merak edilen tüm detaylar.
HTŞ NEDİR?
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Suriye iç savaşının en önemli aktörlerinden biri olarak dikkat çekiyor. 2011 yılında Nusra Cephesi adıyla kurulan bu grup, zamanla El Kaide ile yollarını ayırarak Heyet Tahrir eş-Şam adını aldı ve Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde etkili bir yönetim kurdu. Bugün, HTŞ'nin gücü, bölgedeki pek çok muhalif grup tarafından sorgulansa da, bu örgüt hala önemli bir güç olarak varlığını sürdürüyor.
HTŞ’NİN KURULUŞU VE TARİHÇESİ
HTŞ, ilk olarak 2011 yılında Nusra Cephesi olarak kuruldu ve El Kaide’ye bağlı bir örgüt olarak faaliyet gösterdi. Ancak 2016 yılında, El Kaide ile yaşanan görüş ayrılıklarının ardından, HTŞ kendi yolunu çizmeye başladı. Bu dönemde grup, daha bağımsız bir yapı haline geldi ve 2017 yılında Heyet Tahrir eş-Şam (Şam Kurtuluş Heyeti) ismini aldı.
HTŞ'NİN LİDERİ: EBU MUHAMMED EL-CEVLANİ
HTŞ’nin lideri, gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el-Şer’a olan ve Ebu Muhammed el-Cevlani adıyla tanınan kişidir. El-Cevlani, 1980 yılında Şam’da doğmuş, kariyerine Irak'ta El Kaide'ye katılarak başlamıştır. Suriye iç savaşında Nusra Cephesi'nin lideri olarak dikkat çeken el-Cevlani, daha sonra HTŞ'yi kurarak bu örgütü genişletti.
HTŞ’NİN DESTEKÇİLERİ
HTŞ’nin kimler tarafından desteklendiği konusu ise belirsizdir. Ancak grup, zaman zaman Suriye'deki farklı muhalif gruplar ve yerel aktörlerle iş birliği yapmaktadır. Bununla birlikte, HTŞ, birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği gibi büyük güçler, bu grubu terörist olarak tanımlamaktadır.
HTŞ NEDEN TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRÜLÜYOR?
HTŞ, birçok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Bunun başlıca sebepleri, grubun radikal ideolojisi, gerçekleştirdiği şiddet eylemleri ve bölgedeki istikrarı bozucu faaliyetleridir. HTŞ'nin bu tür faaliyetleri, bölgedeki diğer siyasi aktörler ve yerel halk tarafından da endişe ile izlenmektedir.
