Van YYÜ Eğitim Fakültesinde görevli Prof. Dr. Murat Yılmaz, Ağrıda toplam doğurganlık hızı ve kaba doğum hızının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, buna rağmen ilde 2000 yılında 530 bin civarında olan nüfusun ise günümüzde 510 bine indiğini ve bunun sebebinin il dışına verilen göç olduğunu belirtti.
İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Murat Yılmaz, Türkiyede Cumhuriyetin ilk yıllarında yüzde 24 olan kırsal nüfus oranının 1950de yüzde 25i, 1985te yüzde 50yi geçtiğini, 2000 yılında yüzde 65e, 2012de yüzde 77ye ve günümüzde de yüzde 80nin üzerine çıktığını belirtti. 1950 ile 1980 yılları arasında kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payının azaldığını, söz konusu nüfusun mutlak olarak artmaya devam ettiğini ifade eden Yılmaz, sonraki süreçte ise kırsal nüfusun mutlak olarak azalmaya başladığını ve 1980de 25 milyon olan kırsal nüfusun günümüzde 15 milyon civarına indiğini belirtti.
Ağrı özelinde yaptığı araştırmayla ilgili bilgiler paylaşan Prof. Dr. Murat Yılmaz, şöyle devam etti:
Türkiyenin doğusunda yer alan Ağrı ilinde Cumhuriyetin ilk yıllarında yüzde 14 civarında olan kentleşme oranı 1950de yüzde 15e, 2000 yılında yüzde 48e ve günümüzde yüzde 60a çıkmıştır. 21. yüzyılın başlarında Ağrıda kentleşme oranının yüzde 50ye ulaşmadığı dikkat çekicidir. Ağrıda son yıllarda azalmakla birlikte toplam doğurganlık hızı ve kaba doğum hızı hala Türkiye ortalamasının üzerindedir. Fakat buna rağmen ilde 2000 yılında 530 bin civarında olan nüfus, günümüzde 510 bine inmiştir. Şüphesiz bu durumun nedeni il dışına verilen göçtür. İldeki kırsal yerleşmelerden il merkezi ve diğer ilçe merkezlerine yönelik göçlerin yanı sıra il merkezi, ilçe merkezleri ve ildeki kırsal yerleşmelerden il dışına yoğun bir göç olayı yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak il merkezi ve bazı ilçe merkezlerinin nüfusu artarken, ildeki kırsal yerleşmelerin nüfusu ise hızla azalmaktadır.
2007-2022 yılları arasındaki 15 yıllık süreçte Ağrı ilinde kırsal nüfusun artış hızının yüzde eksi 18 olduğunu dile getiren Yılmaz, Yani 15 yılda ildeki kırsal nüfus yaklaşık beşte bir oranında azalmıştır Toplam doğurganlık hızının ve kaba doğum hızının kırsal yerleşmelerde kentlere göre daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Peki neden Ağrıda 15 yılda kırsal nüfus bu kadar fazla azaldı? Tabi ki bunun başlıca nedeni göçtür. 15 yıllık süreçte ilde kırsal nüfusun artış hızının en düşük olduğu ilçeler bu değerin yüzde eksi 30 ile yüzde eksi 32 arasında değiştiği Hamur, Eleşkirt ve Diyadindir. Diğer bir ifade ile bu 3 ilçede kırsal nüfus 15 yılda yaklaşık üçte bir oranında azalmıştır. Nitekim Hamurda 2007de 18 bin 907 olan kırsal nüfus 2022de 12 bin 870e inmiş, aynı süreçte Eleşkirtte kırsal nüfus 29 bin 673ten 20 bin 370e ve Diyadinde 26 bin 947den 18 bin 813e inmiştir. Belirtilen dönemde Ağrı merkez ilçeye bağlı kırsal yerleşmeler ile Taşlıçay ve Tutak ilçelerindeki kırsal yerleşmelerde nüfusun artış hızı yüzde eksi 21 civarındaydı. Diğer bir ifade ile adı geçen ilçelerdeki kırsal nüfus 15 yılda beşte bir oranında azalmıştır. Doğubayazıt ilçesinde 2007-2022 arasında kırsal nüfusun artış hızı yüzde eksi 12 civarındadır. Yani Doğubayazıtta 15 yılda kırsal nüfus yaklaşık onda bir oranında azalmıştır. 2007-2022 arasında Ağrı ilinde kırsal nüfus artış hızının artı değer aldığı tek ilçe Patnos olmuştur. Adı geçen ilçede 15 yılda kırsal nüfus yüzde 1,5 oranında artış göstermiş olup bu artış bölgedeki toplam doğurganlık hızı düşünüldüğünde çok cılız bir artışı ifade etmektedir. Aslında 15 yılda Patnostaki kırsal yerleşmeler de önemli miktarda göç vermiştir ifadelerini kullandı.
2007-2022 yılları arasında Ağrı ilinde il merkezi (Ağrı kenti) ve ilçe merkezlerin nüfus artış hızının oldukça farklı değerler aldığını da söyleyen Yılmaz, Bu süreçte il merkezinde yüzde 23,3 olan nüfus artış hızı, Doğubayazıtta yüzde 15, Diyadinde yüzde 3, Tutakta yüzde 0 iken geri kalan ilçe merkezlerinde yüzde eksi 11 ile eksi 15 arasında değişmiştir. Kısaca Ağrı kenti ildeki kırsal yerleşmelerin verdiği göçün yöneldiği önemli merkezlerden biri olmuş ve 15 yılda nüfusu yaklaşık dörtte bir oranında artmıştır diyebiliriz. Doğubayazıtta da nüfus önemli miktarda artmış olup Diyadinde daha az artmıştır. Hamur, Eleşkirt ve Taşlıçay gibi ilçelerde kırsal nüfusun yanı sıra ilçe merkezindeki nüfusun da son 15 yılda hızla azaldığı görülmektedir. Patnosta kırsal nüfus 15 yılda az miktarda artmışken, kentsel nüfusun onda bir oranında azaldığı dikkat çekmektedir. Tutakta ise kırsal nüfus 15 yılda hızla azalırken, ilçe merkezindeki nüfusun hemen hemen değişmediği görülmektedir diye konuştu.
Ağrı özelinde aslında Türkiyede kırsal yerleşmelerden kaçışın/kopuşun ne kadar hızlı olduğu açıkça görülmektedir diyen Prof. Dr. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bu olgunun birçok ilde yaşandığı bir gerçektir. Dolayısıyla bu durumun illerimiz ve ülkemiz açısından çok önemli sonuçlar doğuracağı bir gerçektir. Türkiyede kırsal nüfusun azalması, bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkilemekte ve kendi gıdasını (büyük oranda) hatta daha fazlasını üreten nüfus kitlelerini kentsel tüketici (gıda üretimi açısından) nüfus kitlesine dahil etmektedir. Önümüzdeki yıllarda Türkiyede gıda arzının daha da azalacağı ve gıda talebinin, dolayısıyla fiyatlarının daha da artacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu nedenle eğitim, ulaşım, konut konforu, sağlık hizmetleri, tarım toprağı, sosyal çatışmalar gibi konularda bir dizi iticiliğe sahip kırsal yerleşmelerde, nüfusu tutmak için bu şartları değiştirmek gerekmektedir. Ancak bu şekilde kırsal nüfus kırsal yerleşmelerde kalır, bitkisel ve hayvansal üretim yapmaya devam eder. Bu konu ülkemiz için kritik bir konudur.
Peki kırsal nüfusu kırsalda tutmak ve üretim yapmasını sağlamak için ne yapmalı Sorusuna da cevap veren Yılmaz, Bir kere bitkisel ve hayvansal üretime yönelik politikalar gözden geçirilmelidir. Günümüzde uygulanan ziraati ve hayvancılığı desteklemeye yönelik uygulamaların yetersiz kaldığı açıkça ortadadır. Yine kırsal ve tarımsal desteklerin arazi miktarı ve sahipliği bazında değil de bire bir ürün, canlı hayvan ve hayvansal ürün üretim miktarına göre yapılması gerekmektedir. Yani doğudaki bir kentte ya da göç ettiği batıdaki kentte oturan aslında 1 gram buğday ya da süt üretmeyen fakat geniş toprakları olduğu için her yıl 50-100 bin (bir kısmı daha fazla) Türk lirası tarımsal destek alanlara bu destek verilmemelidir. Buna rağmen kırsal yerleşmelerde yaşayan topraksız ya da az miktarda toprağa sahip çiftçilere ise hazine arazisinden toprak verilerek ya da kirası devlet tarafından karşılanarak işleyebileceği tarım toprak sağlanmalıdır ve asıl üretim yapan insanlara bitkisel ve hayvansal üretimi oranında Avrupa Birliğinde yapılan destekleme biçimleri model alınarak destekler sağlanmalıdır. Aksi halde ülkemizde yakın gelecekte bitkisel ve hayvansal üretim yapan nüfus toplam nüfusun yüzde 5i bile olmayacak, bu da gıda arzını tehlikeye sokacaktır dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, Ağrıdaki kırsal nüfus nereye gidiyor sorusuna da şöyle cevap verdi:
Aslında nereye gidiyordan çok neden gidiyor? Sorusunun cevabını araştırmak ve bulmak lazım. Ama biz yine de ilk sorunun cevabını da verelim. 2022 yılında Ağrıda il dışına göç eden 37 bin 673 kişinin 6 bin 812si (yüzde 18) İstanbula, 2 bin 966sı (yüzde 7,5) İzmire, 2 bin 530u (yüzde 6,7) Ankaraya, 2 bin 117si (yüzde 5,6) Bursaya, bin 980i (yüzde 5,2) Kocaeline, bin 160ı (yüzde 3,1) Vana, 950si (yüzde 2,5) Tekirdağa, 808i (yüzde 2,1) Manisaya ve geri kalanı da diğer illere gitmiştir. İle coğrafi olarak çok yakın olan Van dışındaki illerin genellikle batıda sanayinin gelişmiş olduğu iller olması, aslında Ağrıdan farklı illere yönelen göçlerin nedenlerini ve göç edenlerin amaçlarını yeteri kadar göstermektedir.