İstanbulun tarihi ve kültürel öneme sahip iki önemli simgesi olan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi ve Sultanahmet Camiinde Fatih Sultan Mehmedin vasiyeti olan karşılıklı ezan okuma geleneği devam ediyor. Ezan 5 vakit de aynı şekilde okunurken, ezanların yükseldiği iki cami havadan görüntülendi.
Çift minaresi bulunan bütün Selatin camilerinde karşılıklı ezan okunma geleneği Fatih Sultan Mehmedin vasiyeti üzerine Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi ve Sultanahmet Camiinde de sürdürülüyor. Her iki camide karşılıklı okunan ezanlar, İstanbulun tarihi yarımadasında yankılanıyor. Geleneğe göre, birinci müezzin ezanın bir bölümünü okuyup bitirdiğinde diğer caminin müezzini de aynı bölümü okuyor. Müezzinler ezanı bu şekilde bitirirken, vatandaşlar ise duygusal anlar yaşatıyor. Osmanlı döneminden günümüze kadar devam eden gelenekte ezan 5 vakit farklı makamlarda ve karşılıklı okunuyor. Her iki tarihi camiden karşılıklı olarak ezan yükselirken, o anlar havadan görüntülendi.
Ezanlar en güzel şekilde okunsun diye uğraşılmış
Karşılıklı ezan okuma geleneğini anlatan Sultanahmet Camii Müezzini Aşgın Tunca, İşin özü şu; bir şeyi güzel yapmak yani ecdadımız her şeyin en güzelini yapmaya çalışmış. Camisiyle, türbeleriyle ve her şeyiyle bir estetik katmaya çalışmış, güzellik katmaya çalışmış. Söz konusu ezan olunca da bunu en güzel şekilde yapmaya çalışmışlar. Bunun eğitimleri verilmiş, cumhur müezzinliği yapılmış. Ezan meşkleri yapılmış zamanında. Ezanlar en güzel şekilde okunsun diye uğraşılmış. Karşılıklı ezan okuma geleneği neden olmuş? Eski zamanlarda mikrofon olmadığı için her minareden ezanlar okunmuş. Diyelim ki Sultanahmet Camiinde 6 minare var ön tarafta oturan insanlara ezan sesinin gitmesi gerekiyor aynı zamanda arka tarafta oturan insanlara da ezan sesinin gitmesi gerekiyor onun için farklı minarelerden ezan okunmuş. Elektrik keşf edilince ve mikrofonlar devreye girince birbirine yakın olan camilerde sesler karışmasın diye daha güzel olsun diye karşılıklı ezanlar okunmaya başlanmış diyebiliriz. 12 yıldır buradayım ilk geldiğimde Ayasofya ile karşılıklı ezan okuyorduk. Oraya sesi güzel ve müsait olan, her gün farklı müezzin arkadaşımız gelip orada ezan okuyordu. Ve biz de karşılık veriyorduk ifadelerini kullandı.
Bu Osmanlıdan gelen bir gelenektir
Osmanlı döneminden gelen bir gelenek olduğundan bahseden Tunca, Bu Osmanlıdan gelen bir gelenektir. Ezanlar farklı makamlarda icra ediliyor. Sabah namazı sabah makamında, öğle çoğu zaman uşak makamında, ikindi rast makamında, akşam segah veya hüzzam yatsı namazı ise hicaz makamında okunuyor. Bu bir gelenek. Biz bazen Muhayyer Kurdi gibi Nihavend gibi bazen Hüseyni gibi muharrem ayında ezanlar okuyoruz. Bunun için tabii Selatin camilerindeki arkadaşlarımızın musiki bilgisinin ve ses güzelliğinin olması gerekiyor. Müzik kulağının olması gerekiyor. Karşılıklı ezan okumanın bir sebebi de budur. Karşıda bir müezzin bir ses ile başlarsa sizde kendi kendinize ezan okursanız karışır. Müzik kulağı iyi olan insanlar hemen etkilenirler. Dolayısıyla bu işin düzgün olabilmesi için de karşılıklı okunması gerekir. Daha önce Sultanahmetle başlıyorduk Ayasofya ile davam ediyorduk şu an da Ayasofya Camii başlıyor. Daha önce Ayasofyanın arkasında bir mescidimiz vardı, 1991 yılından bu yana orada ezan okunuyor. Ben geldim geleli de karşılıklı ezan okuyoruz. Ayasofya bir ezan makamında başlıyor, bizde ona ayak uyduruyoruz. Hangi sesten giriyorsa biz de aynı sesten giriyoruz. Bir güzellik ortaya çıkıyor. İşin güzel olması adına karşılıklı ezan okuma ortaya çıkmıştır şeklinde konuştu.