Kastamonu Entegre CEOsu Haluk Yıldız, plantasyon ormancılığının Türkiyede henüz başlamadığını belirterek, Fakat bizler Orman Genel Müdürlüğünden kiraladığımız yerlerde plantasyon ormancılığına başlamış durumdayız ve buralarda kesime de başladık dedi. Orman Genel Müdür Yardımcısı Hayati Özgür ise, 2023 yılına kadar 300 bin hektar alanda endüstriyel plantasyon çalışmasını programlarına aldıklarını kaydetti.
"Kastamonu Entegre 50. Yıl Buluşması" devam ediyor. Kuruluşunun 50. yılını kurulduğu kentte kutlayan Kastamonu Entegre, Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Kütüphanesinde Ormancılık Endüstrisi konulu panel düzenledi. Panelde konuşan Kastamonu Entegre CEOsu Haluk Yıldız, Yenilebilir enerji konusunda rüzgar, güneş, su ve biyomas dediğimiz enerji kaynakları var. Tarımsal atıklar ve sektörlerin kullanmadıkları orman atıkları var. Biz bunları enerjiye döndürüyoruz. Bu sektörler özellikle Avrupada o kadar çok büyüdü ki, MDF üreten sektörlere rakip oldu. Avrupada bu konu yıllardır konuşuluyor ama oranın bir avantajı var. Her iki sektöre yetecek kadar orman kaynakları bulunuyor. Türkiye haritasına baktığınızda altımız çöl, üstümüz yeşillik. Biz tam geçiş bölgesindeyiz. Dolayısıyla bir Almanyadaki ormancılıkla, Rusyadaki ormancılıkla Türkiyeyi mukayese etmek aslında ülkemizdeki ormancılığa da biraz haksızlık oluyor dedi.
Yenilenebilir enerji üretirken dışa bağımlılığımız azalmıyor
Yenilenebilir enerjide dışa bağımlılığın azaldığının iddia edildiğini fakat bunun doğru olmadığını belirten Yıldız, 2008 yılından sonra Türkiyede bir değişim yaşandı. TL birden değer kaybetmeye başladı. TL değer kaybederken teşvik yine dolar olarak kaldı. Özellikle son 3-4 yılda bu teşvikler çok daha anlamlı hale geldi. Şu anda bu sektörler ham maddeyi bizden daha pahalıya alıp elektriğe çevirip, bundan da iyi para kazanabilir halde. Birde bunların dönüşleri 5-6 yılda oluyor. Böyle olunca son 4-5 yıldır bu durum sektörü çok rahatsız eder hale geldi. Zaten bu sektörün yeterince bir kaynağı yok. Bir de yenilebilir enerji bizi dışarıya bağımlılıktan kurtarır diye bir mantıkla bakılıyor. Halbuki sektör ne kadar çok ham madde kullanırsa o kadar daha çok ithal ediyoruz. O zaman yine bunlarla rekabet edelim denildiğinde kömür santrali olabilir, doğal gaz olabilir ama yenilebilir enerjide bu olmaz. Bunu anlatmaya gayret ediyoruz diye konuştu.
Plantasyon ormancılığını ülkemizde sadece bizler yapıyoruz
Plantasyon ormancılığının Türkiyede henüz başlamadığını söyleyen Yıldız, şöyle konuştu:
Türkiyenin birkaç tane dezavantajı bulunuyor. Çünkü geçiş bölgesindeyiz. Brezilyada plantasyon ormancılığıyla ilgili bir sempozyuma katıldık ve sahalarını gezdik. Sadece Brezilyada orman olabilecek mevcut arazilerden plantasyon ormancılığına yatırım yapılsa neredeyse bütün dünyanın ihtiyacını karşılayabiliyorlar. Bir ağacı diktiğinizde 7 yıl içerisinde kesilebilecek hale geliyor. Brezilyada plantasyon için bırakılan bölge ile normal orman alanına bakıldığında neredeyse dünyanın ihtiyacının yarısını karşılayabilecek durumda. Çin sürekli ithalat yapıyor ama plantasyon ormancılığı da bir yandan büyüyor. Türkiyede ise plantasyon ormancılığı başlamadı, şu anda bir tek biz bunu yapıyoruz. Orman Genel Müdürlüğünden bazı bölgeleri bizlere kiralayın diyoruz. Kiraladığımız bu bölgelerde plantasyon ormancılığına ve kesime başladık. Türkiyede iklim şartları daha zor, daha çok dağlık bölgelerde olması nedeniyle ormanlar aralama olarak kesilebiliyor. Bu da ek maliyeti ortaya çıkartıyor. Ama plantasyon ormancılığında mesela 10 hektar alanınız olduğunda, bunu dikip her yıl 1 hektarlık alanı kesiyorsunuz. Bu da size sonsuz bir kaynak oluşturuyor. Sürdürülebilirlik aslında bu manada oluyor. Vietnam, son 7-8 yılda devlet aklıyla plantasyon ormancılığa yatırım yaptı ve şu anda dünyanın en büyük odun yongasının ithalatçısı durumuna geldi.
Üniversite öğrencilerine de tavsiyede bulunan Yıldız, Ben nereyi tercih edebilirim, ne okuyayım, ne olursam daha çok başarılı olurum konusu konuşuluyor. Bence cevabı çok basit, insan sevdiği işi yaparsa başarılı olur. Hangi işte olursa olsun başarılı olur. Bence gençler sevdiği işi yapmalı diye konuştu.
Orman varlığımız şu an itibariyle 22.6 milyon hektara ulaşmış durumda
Türkiyede orman varlığının arttığına dikkat çeken Orman Genel Müdür Yardımcısı Hayati Özgür de, yılda 40 bin hektar civarında ağaçlandırma yaptıklarını belirterek, Orman Genel Müdürlüğümüzün yaptığı çalışmalar neticesinde 1973 yılında 20,2 milyon hektar olan orman varlığımız şu anda 22.6 milyon hektar. Yapılan bu kadar üretime rağmen insanlar hep bu kadar ağaç kesiliyor, ormanlarımız azalıyor gibi bir izlenime kapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum yoktur. Biz ormanlarımızın gençleştirmesini ve bakımını yapıyoruz. Endüstriyel ağaçlandırma yapıyoruz. Buradan ürettiğimiz envanterlerle sektörün ihtiyacını karşılıyoruz. Bu da şu anda Türkiyenin yüzde 28.6sına, 2023 yılında da yüzde 30una tekabül edecek. O zamanda 23 milyon hektar alana ulaştırmış olacağız inşallah dedi.
Yılda 40 bin hektarlık alanda ağaçlandırma yaptıklarını belirten Özgür, Fidanlıklarımızda ürettiğimiz 350 milyon adet fidanın 280 milyonunu bu 40 bin hektarlık alana dikiyoruz diye konuştu.
1,9 milyar metreküp servetimiz bulunuyor
Orman varlığı içerisinde 2015 yılı içerisinde 1.6 milyon metreküp, 2019 yılı içinde 1,9 milyar metreküp servetin bulunduğunu açıklayan Özgür, Özellikle bizim sektörlerimizin kullandığı lif yongaya yönelik sıklık bakımlarına bakıldığında da 2 milyon 450 bin metreküp sıklık bakımı, 2 milyon metreküpe yakında ilk aralama bakımı olmak üzere 4 milyon 450 bin metreküpte gençlik meşcere bakımı yapıyoruz. Bunları da çıkan envantere göre sektörün ihtiyacına sunuyoruz. 2000li yıllarda 3 milyon metreküpten şu anda 8 milyon metreküpe taşımış durumdayız. Sektörün kullandığı lif yongaya baktığımızda da 1,3 milyon metreküpten 1,9 milyon metreküplere geldiğimizi görüyoruz. Bunu da daha artırmayı düşünüyoruz. İnşallah 2023 vizyonumuzda özellikle endüstriyel plantasyonları gündeme getirerek ve ormanların daha çok bakım yapılmamış kısımlarına bakım yaparak bu üretimi 40 milyon metreküplere kadar çıkarmayı hedefliyoruz şeklinde konuştu.
2023 yılına kadar 300 bin hektar alanda endüstriyel plantasyon çalışmasını programımıza aldık
Türkiyede 1,2 milyon hektar civarında verimli alanların olduğunu aktaran Özgür, şunları kaydetti:
2023 yılına kadar bir çalışma yaptık. Her yıl 60 bin hektar olmak üzere toplamda 300 bin hektar endüstriyel ağaçlandırma çalışması yapmayı programımıza aldık. Bizim 9,6 milyon hektar bozuk ormanımız var. Şu anda yasa gereği bozuk ormanlarda endüstriyel ağaçlandırma izni verebiliyoruz. Dolayısıyla böyle bir talep gelirse şuan bunun önü açık, sektörlerimize bu alanları verebiliriz. Bu konuda teklifleri bekliyoruz. Bizde 300 bin hektar alanda bu çalışmayı yapacağız. 40 milyon hedefine ulaşmak için bunu da hesap ediyoruz.
5 bin personel alımı yapacağız
5 bin tane personel alacaklarını belirten Özgür, Bunların içerisinde 10 tane orman endüstri mühendisi bulunuyor. Bin 150 tane orman mühendisi var, diğer personelleri de değişik kategorilerde alacağız. İhtiyacımız çerçevesinde mutlaka orman endüstri mühendisi almayı planlıyoruz dedi.
Orman Genel Müdürlüğü olarak FSC belgesinin maliyetinin kurumlarına çok fazla olduğunu sözlerine ekleyen Özgür, şunları söyledi:
Dolayısıyla tüm ormanları ya da tüm ham maddenin karşılandığı yerleri alma şansımız bu şekilde yok. Ancak biz, TSE ile birlikte çalışıyoruz. TSE ile birlikte bu işin üstesinden nasıl geliriz hesabını yapıyoruz. Hatta birlikte bir sertifikasyon sistemine geçip, bunu başarmayı umuyoruz. Bu yönde projelerimiz ve çalışmalarımız var.
Özellikleri duyuldukça ahşaba doğru dönüş durdurulamayacak
25. dönem AK Parti Karabük Milletvekili ve eski Orman Genel Müdürü Osman Kahveci ise, ormanlardan tarihin her döneminde yararlanıldığını belitti. Sürdürülebilir ormancılık hakkında bilgi veren Kahveci, Gelişmişliğin ve zenginliğin ölçülerinden birisi odundur. Odun yerine birçok ikame maddeleri geldi ama nüfus artışı durdurulamayacağına göre, dünyadaki ekonomik ve sosyal gelişmeler durdurulmadığı müddetçe oduna talep artmaya devam edecek dedi.
İnsanların ahşabı kullanmaya devam edeceğini ifade eden Kahveci, şunları kaydetti:
Ahşabın yerini alacak hiçbir ürün teşvik ve değer göremeyecek. Dün kapı, pencere doğramalarında özellikle PVC kullanılıyordu. Bugün de kullanılıyor ama dün bunu kullananlar zenginlerdi. Şimdi tersine döndü. Ahşabın özellikleri konuşuldukça, duyuldukça ahşaba doğru dönüş durdurulamayacak. Yani hangi ikame maddesini getirirseniz getirin bu ürün odunun yerini tutmayacak.
Panelde Prof. Dr. Hülya Kalaycıoğlu Yeşil Binalarda Odun Esaslı Levha Kullanımı ve Yeni Trendler, Prof. Dr. Mustafa Usta Orman Ürünleri Kimyası ve Teknolojisi, Prof. Dr. Sezgin Ayan ise Ormanlarda Gençleştirme ve Bakım; Endüstriyel Plantasyon konuları hakkında katılımcılara bilgiler verdi.