Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, "Türkiyenin Afrine girmesin demek; Afrinin etrafında savunma pozisyonu almak demek, tüneller gizlenen teröristlerin söyleyemedikleri dile getirmek demek, bizim güvenlik güçlerimizin sahada vermiş olduğu mücadeleye karşı gelerek, burada bir psikolojik harekat merkezi oluşturmak demek" dedi
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, "Türkiyenin Afrine girmesin demek; Afrinin etrafında savunma pozisyonu almak demek, tüneller gizlenen teröristlerin söyleyemedikleri dile getirmek demek, bizim güvenlik güçlerimizin sahada vermiş olduğu mücadeleye karşı gelerek, burada bir psikolojik harekat merkezi oluşturmak demek" dedi.
Osmangazi Belediyesi tarafından yapılan kaliteli yaşam merkezinin temeli atıldı. Açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, Bugün Türkiye güney sınırlarında, Suriyenin kuzey topraklarında adeta bir varlık, var oluş mücadelesi veriyor. Suriye krizinin, iç savaşının ortaya çıktığı tarihten itibaren bölgede at koşturan terör örgütlerinin orada tahkimat yapması, müttefik bildiğimiz bazı ülkeler tarafından tüm ikaz ve uyarılarımıza rağmen onların 5 bin tır ile silahlandırılmış olması, zaman zaman buradan ülkemize sızan teröristler marifetiyle gerçekleştirilen eylemlerle sivillerimizi, güvenlik güçlerimizin şahadete ulaşması gerçekten Türkiyeyi bu noktada bir adım atma ihtiyacını karşı karşıya bıraktı. Türkiye son yıllarda her platformlarda hem alenen, hem ikili toplantılarda, resmi temaslarda PYDnin bir PKK olduğunu, PKKnın aynı zaman bir YPG olduğunu, PYDnin DAEŞ terör örgütünü ortadan kaldıracak bir enstrümana dönüştürülmemesini, zaten böyle bir kabiliyetinin olmayacağını, bir terör örgütünün diğer terör örgütüyle ortadan kaldırılmasının mümkün olamayacağını dostlarımıza, müttefiklerimize anlattık. Bu noktada onlarla iş birliği yapanları ikaz ettik. Ama bu ikazlarımız dikkate alınmadı diye konuştu.
Harekat planlandığı şekilde başarıyla devam ediyor
Türkiye güneyinden kuşatılacak, terör örgütü kuşağı oluşturulacak olursa Türkiyenin kendi içerisine dönük bir toprak parçası koparma girişimine dönüşecektir diyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
Biz bunu anlattık. Bunu artık Mısırdaki sağır sultan bile duydu. Türkiye 20 Ocak itibariyle saat 17.00dan itibaren başkomutanız cumhurbaşkanımızın emir ve direktifleri doğrultusunda güney sınırlarımızda Zeytin Dalı harekatı başlatıldı. Bu harekatın amacı sınır güvenliğimizi sağlamak, buradan sızan teröristlerin Türkiyenin içerisine sızmasına mani olmak, aynı şekilde oradaki terör unsurlarını temizlemek suretiyle 370 bin kardeşimizin oraya dönerek kaldıkları yerden hayatlarını devam ettirmelerini sağlamak. 3.5 milyon Suriyeli kardeşimizin yeniden kendi topraklarına dönerek hayatlarını sağlamaktır. Bugün askerimiz, ordumuz, erimiz orada çok ciddi bir mücadele ve gayret sarf ediyor. Harekat planlandığı şekilde başarılı devam ediyor. Türkiyeye her platformda muhalif ses olarak ne kadar karşı çıkan ülke varsa bile son süreçte artık geldikleri nokta Türkiyenin bu harekatının bir meşru müdafaa oluğunu göstermesi bakımdan önemli örnekleri var. Hollandada geçtiğimiz aylarda bir kriz yaşadık. Ama bir dışişleri bakanı Türkiyenin bu harekat planını meşru olmayacağını söyleyemedi. Avrupada baktığımız zaman her olayda baş çıkartan PKK unsurlarının itibar görmediğini görüyoruz. Türkiye bu adımı atmadan evvel diplomatik bütün enstrümanlarını kullandı. Allahın izniyle şimdide bölgeyi teröristlerden temizliyoruz.
Hiçbir şekilde karşı çıkamayacağı harekat planına karşı içerisindekini kustu
CHPnin 19 Ocakta bir parti meclis toplantısı yapıldığını anlatan Çavuşoğlu, Harekattan bir gün önce. O parti meclisi toplantısında genel başkan Kılıçdaroğlu. Eğer Afrine asker göndereceksiniz, sizi meydanlarda kefenle karşılayanları gönderin dedi. Bunu, aslında aklen ve mantıken hiçbir şekilde karşı çıkamayacağı harekat planına karşı içerisindekini kustu. Küpten bal sızar, sirke varsa sirke sızar. Kılıçdaroğlunun içerisinden çıkan şey buydu. Harekata karşı çıkmaktı. Bu harekatın arkasında o kadar güçlü bir millet desteği var ki milletimizin fertleri karşısında bu duruşunu gösteremeyeceğini bildiği için ancak bu kadarını söyleyebildi. Sonrasında da bütün milletin kenetlendiğini görünce bu defa dilinin ucuyla bu defa destek vermek zorunda kaldı. Sonra, askerlerimiz ile birlikte kendi toprakları için uluslararası platformda meşru kabul edilen ÖSOlu terörist grup olmakla suçladı. ÖSO, gerek Soçideki, gerek Cenevredeki toplantılara kabul edilmiştir. Amerikan ve diğer yönetimlerle görüşen bir muhalif unsurdur açıklamasında bulundu.
"Türkiye Afrine girmesin demek tüneller gizlenen teröristlerin söyleyemedikleri dile getirmek demek"
CHP genel başkan yardımcısının sözlerini eleştiren Çavuşoğlu, Ama ne yazık ki genel başkan yardımcısının ettiği bir laf, adeta artık ben buna dayanamıyorum, buna müdahale edin haykırışıydı. Türkiye düşmanlarına karşı yapılan bir haykırıştı. Daha sonra bugünlerde de ortaya çıktı Türkiye Afine girmesin diyor Siz, kimin için siyaset yapıyorsunuz, Siz ağzınızı açtığınızda neden hep teröristlerin lehine konuşuyorsunuz, siz düşünce ürettiğinizde menfaatleri için bir faaliyet ortaya koymuyorsunuz. Açık olarak, Türkiyenin Afrine girmesin demesini söylemek, Afrinin etrafında savunma pozisyonu almak demek, tüneller gizlenen teröristlerin söyleyemedikleri dile getirmek demek, bizim güvenlik güçlerimizin sahada vermiş olduğu mücadeleye karşı gelerek, burada bir psikolojik harekat merkezi oluşturmak demek. Gerçekten 2011 yılında bir kaset operasyonuyla CHPnin başına geçen bu adam bir operasyon aparatıdır. Türkiye içerisinde yabancı mihrakların aparat olarak kullandığı bir adamdır. Bu adam CHPnin temsilcisi değildir. Bu adam iyi niyetli, vatanın seven CHPlilerin genel başkanı değildir. Bu adam teröristlerin yandaşıdır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Sizin ne hakkınız var güvenlik güçlerimizin, ordumuzun, askerimizin moralini bozmaya şeklinde konuştu.
"Bu çok tehlikeli bir durum"
Türkiye bugün gücünü milletinden alan, milletinin çizdiği istikamette faaliyet yürüten, plan yürüten bir ülke olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları söyledi:
Bugün Türk milleti bize neyi söylüyorsa, biz onu yapmaya devam edeceğiz. Bugün yapmış olduğumuz ölçümler ve araştırmalar bu noktadaki desteği arkamızda olduğunu gösteriyor. Türkiye bundan sonraki yıllarda aynı tehlike ve risklerle karşı karşıla kalmamak, artık sınır bölgesinde yaşayan Kilis, Hataydaki kardeşlerimizin hayatlarını daha güvenli bir şekilde hayatlarına devam ettirmeleri için bu operasyonu tamamlamakla mükellefiz. CHPnin grup başkanvekili, Afrine girmeyelim. Orada siviller var. Sivil kayıplar, şehitlerimiz olabilir diyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu işte Türkiye düşmanlarının sivilleri kat ediyorsunuz diye terörist unsurların teşkilat yaptığı noktada onlara omuz vermekten başka bir şey değildir. Dünyanın çeşitli bölgelerinden bazı kişilerin ortaya çıkarak Türkiyenin sivillerle alakalı kaygılarını dile getirenler var.
"Türkiye Fırat Kalkanı operasyonunda sivillerin kılığına zarar gelmemesi için kılı kırk yardı"
Türkiye Fırat Kalkanı harekatıyla beraber bölgede 2 bin kilometre karelik bir yeri DAEŞten temizlediğini aktaran Çavuşoğlu, 130 bin Suriyeli kardeşimiz yerine döndü. 7 ay süren bu operasyonda 3 bin DAEŞli terörist etkisiz hale getirildi. Dünyanın her hangi bir ülkesinde sivillerle alakalı her hangi bir söz söylendiğini duydunuz mu? Duymadınız. Çünkü Türkiye orada mücadele ederken de sivillerin kılına zarar gelmemesi için kılı kırk yardı. Orada sadece teröristlerin tepesine bindi. Burada mücadele ederken aynı hassasiyette mücadele etmeye devam ediyor. Ama konu PYD, PKK, YPG olunca sivillerle olunca sivillerle alakalı endişe beyanlarında bulunuluyor. Biz artık gözümüzü açtık. Bu millet Türkiyenin başına örülmek istenen tuzağın ne olduğunu görüyor. Binlerce kilometre öteden gelerek, harita çalışması yapanların ve bunun içinde öldürmek üzere taşeron kullananların ne yapmak istediklerini biz biliyoruz. Türkiye gereğini yapmak zorundadır. Türkiye artık eski Türkiye değildir. Artık güçlü Türkiyedir. Türkiye devlet olmanın gereğini yerine getirerek, bunları ininde bularak, etkisiz hale getirerek steril hale getirmelidir. Eğer bunu yapmazsa bundan sonraki yıllarda bundan daha ağır tehdit ve risklerle karşı karşıya kalmamız mukadderatımız olur dedi.