#Siyaset |
11 Kas 2018 / Paz 16:34
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak Avrupa tarihinin en önemli barış projesi olan Avrupa Birliğine tam üyelik hedefimize yönelik çalışmalarımızı sürdürecek; aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasında kitleleri temsil eden, demokratik ve özgürlükçü yönetimleri desteklemek suretiyle barış ve istikrara katkı sunmaya devam edeceğiz dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak Avrupa tarihinin en önemli barış projesi olan Avrupa Birliğine tam üyelik hedefimize yönelik çalışmalarımızı sürdürecek; aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasında kitleleri temsil eden, demokratik ve özgürlükçü yönetimleri desteklemek suretiyle barış ve istikrara katkı sunmaya devam edeceğiz dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız gazetesi Le Figaro için Türkiye, Birinci Dünya Savaşının bitişinin 100. yıl dönümünde barış ve istikrara hizmet etmeyi sürdürüyor başlıklı bir makale kaleme aldı. Erdoğan, yazısında Türkiyenin Avrupa Birliğine tam üyelik hedefine yönelik çalışmalarını sürdüreceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğanın yazdığı makalenin tamamı şöyle:
Birinci Dünya Savaşına katılan ülkelerin liderleri, 11 Kasım 1918 tarihinde dört yılı aşkın bir süre devam eden ve dünyanın her yerinden yaklaşık 40 milyon insanın ölümüne sebep olan çatışmalara son verme kararı almıştı. Bu hafta sonu Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macronun ev sahipliğinde düzenlenen bir dizi etkinlik vesilesiyle bu büyük olaydan çıkarılması gereken dersleri hatırlayacak, savaşın günümüzün dünyasına etkilerini masaya yatıracak ve gelecekte benzer olayların yaşanmaması için insanlığın atması gereken adımlar hakkında fikir alışverişinde bulunacağız. Kuşkusuz, kimilerinin tüm savaşlara son verecek savaş olarak adlandırdığı Birinci Dünya Savaşı, ülkemiz için bir ölüm-kalım meselesi olmuştur. Bu anlamda o dönemin en modern ve güçlü ordularını Çanakkaleden Kutül Amereye kadar birçok coğrafyada dize getiren, tarihimizin en kritik dönemlerinden birinde canlarını ortaya koyarak Türkiyenin mevcut topraklarını bize vatan olarak hediye eden, aralarında Sarıkamış Harekâtı sırasında şehit olan dedem Mustafa oğlu Kemalin de bulunduğu, ecdadımızı saygıyla anıyorum. Bu anlamda Pariste düzenlenen programda ülkemi bir şehit torunu olarak temsil etmekten ayrıca gurur duyuyorum. Onların kahramanlıkları ve fedakârlıkları, çocuklarımızın özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamasını mümkün kılmıştır. Bu itibarla yüce hatıraları, Türk milletine ilham vermeye devam etmektedir. Öte yandan Birinci Dünya Savaşının gerek Avrupaya gerek dünyanın diğer bölgelerine getirdiği acıları, sıkıntıları ve yıkımı hatırlamak; tarihten gereken dersleri almak zorundayız. 100 yıl önce sona eren kanlı savaş, insanlığa sömürgeciliğin, yayılmacılığın ve saldırganlığın sonuçlarını en açık biçimde göstermiştir. Aynı zamanda bu olayın sonrasında düzen kurma noktasında yapılan hatalar, maalesef İkinci Dünya Savaşının koşullarını oluşturarak tarihte eşi benzeri görülmemiş acıların yaşanmasına sebep olmuştur. Birinci Dünya Savaşının sona ermesinin 100. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde, yaşanan çatışmaların tamamen tarihe karıştığını söylememiz mümkün değildir. Son yıllarda Türkiyenin güney komşuları Irak ve Suriyede yaşanan iç karışıklıklar, artan terör tehdidi ve derinleşen istikrarsızlık ile Filistinde on yıllardır şahit olduğumuz sistematik mülksüzleştirme ve yurtsuzlaştırma çabaları, bu durumun en somut göstergeleri arasındadır. Birinci Dünya Savaşı, dönemin büyük güçleri tarafından masa başında cetvelle çizilen sınırlar uyarınca birtakım sorunlu siyasi yapıların oluşumunu beraberinde getirmiştir. Dahası bu siyasi yapıların hükmettikleri toplumlarla güçlü bağlar kuramaması Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin 20. yüzyıl boyunca otoriter rejimler, askeri darbeler ve azınlık yönetimleriyle anılması sonucunu doğurmuştur. Bu dışlayıcı yapıları onlarca yıl boyunca destekleyenler, son olarak Arap Baharı olarak adlandırılan demokratik halk hareketlerinin engellenmesi için seferber olmuşlar, amaçlarına ulaşmak için askeri darbeler dâhil her türlü antidemokratik yönteme başvurmuşlardır. Bu aktörler, karşı devrimci faaliyetlerini bugün de kararlılıkla sürdürmekte; küresel barış ve istikrarı kendi çıkarları uğruna tehlikeye atmaktadırlar. Türkiyede ve eski Osmanlı topraklarında bulunan şehitlikleri gezdiğinizde Saraybosnalı, Afrikalı, Bağdatlı, İstanbullu ve Filistinli gençlerin yan yana yattıklarına şahit olursunuz. Birinci Dünya Savaşının hatıraları, bu anlamda Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve Yahudi toplumlarının evlatlarının çağdaş Türkiye toplumuna bıraktıkları ortak bir mirastır. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin her döneminde komşularının toprak bütünlüğüne saygı göstermiş, onların barış ve istikrarını destekleyici adımlar atmıştır. Bölgemizde yeni Sykes-Picot paylaşımlarının yapılmasına itiraz etmek veya DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele etmek, tam olarak komşularımıza gösterdiğimiz bu saygının ve aralarında bulunduğumuz Avrupa milletlerinin güvenliğinin gereğidir. Birinci Dünya Savaşından çıkarılması gereken en önemli ders, kalıcı barışı tesis etmenin ne kadar zor olduğudur. Bu itibarla Türkiye olarak Avrupa tarihinin en önemli barış projesi olan Avrupa Birliğine tam üyelik hedefimize yönelik çalışmalarımızı sürdürecek; aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasında kitleleri temsil eden, demokratik ve özgürlükçü yönetimleri desteklemek suretiyle barış ve istikrara katkı sunmaya devam edeceğiz.