2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri

#Siyaset |
18 Ara 2017 / Pzt 20:35

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, "23’üncü, 24’üncü fasılların açılması konusunda bütün partilerdeki milletvekilleri, fasılların açılıp Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mekanizmaların işlemesi konusunda Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde muhataplarımıza baskı yapalım" dedi

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, "23’üncü, 24’üncü fasılların açılması konusunda bütün partilerdeki milletvekilleri, fasılların açılıp Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mekanizmaların işlemesi konusunda Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde muhataplarımıza baskı yapalım" dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2016 Kesin Hesap Kanun Tasarısı ile Sayıştay Raporları görüşmeleri devam ediyor. Bütçe görüşmeleri sırasında konuşan AB Bakanı Çelik, dünyadaki dengelerin hızlı bir şekilde değiştiğini ve dünyanın geçiş döneminde olduğunu belirtti. Çelik, "İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra ortaya çıkan liberal konsensüs hem değerler açısından çatırdıyor hem de mekanizmaları konusunda ciddi bir sorgulama ortaya çıkıyor. Dolayısıyla daha türbülanslı bir döneme, daha sıkıntılı bir döneme girdiğimizi söylememiz mümkün. Bildiğimiz transatlantik ilişkiler artık köklü bir değişime uğruyor" ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, ABD Başkanı Trump’ın tarihe hata ve trajik karar olarak geçecek bir karar aldığını hatırlatarak, "Burada da Avrupa Birliğinin transatlantik ilişkilerin kırılmasının neticesi olarak Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın kararını kesinlikle benimsemediğini ve İsrail’in Kudüs’ün başkenti olarak tanınmasına güçlü bir şekilde karşı çıktığını gördük. Netanyahu Brüksel’e gitti, Brüksel’e gittiğinde istediğini alamadı. Avrupa Birliği, burada net bir biçimde iki devletli çözümü, 67 sınırlarına dayanan çözümü ve Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması gerektiğine dair duruşunu değiştirmedi. Bu, aslında çok uzun zamandır görülmeyen, Amerika Birleşik Devletleri’yle Avrupa Birliği arasında bir kırılma. Bundan öncesi de olmuştu biliyorsunuz; ilk olarak Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nda bu tartışma ortaya çıktı. Daha sonra Başkan Trump’ın NATO’yu eleştirmesi, NATO’ya Avrupa Birliğinin katkısını eleştirmesi karşısında Merkel şöyle bir cümle sarf etmek durumunda kaldı, bu tarihî bir cümledir: ’Görüyorum ki eski ittifakların bittiği bir döneme giriyoruz’" şeklinde konuştu.
Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin kırılma noktasının 15 Temmuz darbe girişimi sırasında olduğunu belirten Çelik, Avrupa Birliğinden ’Türkiye’deki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz, taraflara itidal tavsiye ediyoruz’ açıklamısının yapıldığını hatırlattı. Bakan Çelik, “Tabii, bu taraflara itidal tavsiye etme cümlesine karşı biz büyük bir infial gösterdik, çünkü bu cümlenin aynısını Mısır’da Sisi darbe yaptığında da kullanmışlardı. Biliyorsunuz, bu cümlelerin arkasından hep şey geliyor, ’daha sonra işbaşına gelenlerle çalışmak için büyük bir heyecan duyuyoruz’ gibisinden. Biz bunun bize silah çekenler ile meşru hükümeti, yüce milletimizi, meşru Meclisi eşit tutmak olduğunu söyleyip buna güçlü bir şekilde tepki gösterdik. Tabii, maalesef bunu gideremediler ve Avrupa Parlamentosu belli bir zaman sonra ’Türkiye’yle müzakereler kesilmeli’ diye bir karar aldı" diye konuştu.

“Avrupa Birliği sürecinin bize zarar vereceğinden korksaydık ya da bu süreçten vazgeçmiş olsaydık fasılların açılmasından uzak dururduk”
Bakan Çelik şunları kaydetti:
"Talep ettiğimiz şey şudur, bütün bunlar karşısında diyoruz ki; nasıl yapacağız bu işi. Bizi eleştiriyorsunuz, biz de bu eleştirilerden kaçmıyoruz. Biz bu eleştirilerden kaçacak olsaydık derdik ki, ’Avrupa Birliği defterini kapattık’. Peki, nasıl yapacağız? Avrupa Birliği ile kendi aramızdaki sorunların çözümü ve beraber ilerleyebilmemiz için Avrupa Birliği tarafından üretilmiş mekanizma fasıllardır. Diyoruz ki fasılları açacaksınız. Eğer biz fasılların açılmasından, Avrupa Birliği sürecinin bize zarar vereceğinden korksaydık ya da bu süreçten vazgeçmiş olsaydık fasılların açılmasından uzak dururduk. Tam tersine ben diyorum ki fasılları açın. Diğer bir mesele şudur; en çok hangi konuda eleştiriyorsunuz bizi diyorum. Diyorlar ki; ’İfade özgürlüğü, basın hürriyeti, yargı bağımsızlığı, güvenlik, adalet gibi konular.’ Diyorum ki peki, o zaman normalde bunlardan eleştiriyorsanız ve bunlarla ilgili olarak hükümetimizin iradesinden, partimizin iradesinden bir kuşkuya sahipsem o zaman benim ağzıma almamam gereken fasıllar 23’üncü, 24’üncü fasıllardır çünkü 23’üncü, 24’üncü fasıllar ifade hürriyetini, yargı bağımsızlığını ve diğer konuları içerir. Esasında da bu fasılların diğerlerinden eşitler arasında birinci diyebileceğimiz, ’pirumus inter pares’ diyebileceğimiz bir özelliği vardır. Bunlar, bütün fasılların Avrupa Birliği müktesebatı açısından da kalbini oluşturur, beynini oluşturur, Merkezini oluşturur. Ben de o zaman şunu söylüyorum; ifade hürriyeti, yargı hürriyeti, basın hürriyeti, adalet meselesi, yargı bağımsızlığı, yargı tarafsızlığı, hemen 23’üncü, 24’üncü fasılları açsınlar, biz müzakere etmeye hazırız ve açık bir şekilde de Türkiye’nin başmüzakerecisi olarak söylüyorum bu fasılları görecekler ki en kısa zamanda kapatacak kriterleri de ortaya koyacak kapasiteye sahibiz. Ama hem fasılları açmayacaksınız hem de Türkiye’yi sürekli olarak eleştireceksiniz. O zaman nasıl konuşacağız ve nasıl ilerleyeceğiz? Biz irademizi yüksek tutalım, yapacağımız işler konusunda odaklanalım ama karşımızdakilere de bunu telkin edelim. 23’üncü, 24’üncü fasılların açılması konusunda bütün partilerdeki milletvekilleri, fasılların açılıp Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mekanizmaların işlemesi konusunda Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde muhataplarımıza baskı yapalım."