#Siyaset |
19 Ara 2017 / Sal 23:08
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "İleri sanayi Türkiye hedefidir
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "İleri sanayi Türkiye hedefidir. Bu hedefler bizi 4üncü Sanayi Devrimine her yönüyle adapte olmuş, çağın gereklerine göre üreten, büyüyen, söz sahibi olan bir ülke konumuna yükseltecektir" dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2018 Merkezi Yönetim bütçe ve 2016 Kesin Hesap Kanun Tasarısı ile Sayıştay Raporları görüşmeleri devam ediyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, şu açıklamalarda bulundu:
"Türkiyenin büyümesiyle ilgili, örneğin son çeyrekte, üçüncü çeyrekte bir dünya rekoru kırdık ve bu ortalama büyüme yüzde 11,5 sanayi büyümesi yüzde 15,8. Dolayısıyla, büyüyen bir Türkiye var, büyüyen bir sanayi var. Bu bakımdan fazla endişe etmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Ocak-Kasım arasında kapanan şirket sayısından bahsetti ve Ocak-Kasım arasında 12 bin 537 şirketin kapandığını söyledi. Bakın, sadece kapanan şirketler değil, açılan şirketler de var. Yine aynı dönemde açılan şirket sayısı 67 bin 785. Yani Ocak-Kasım arasında açılan şirket sayısı 67 bin 785, kapanan şirket sayısı 12 bin 537 yani 5,4 katı açılan şirket sayısı fazla yani 1 şirket kapanıyor, 5ten fazla şirket açılıyor."
Geçen sene 15 bin KOBİye kredi kullandırdıklarını söyleyen Özlü, "Bu kullandırdığımız kredi 640 milyon liradır. Yine, benzer şekilde, çok başvuru olduğu için 2017 yılının yani bu yılın Ocak ve Şubat ayında tekrar çağrıya çıktık ve bu çağrıya da yaklaşık 540 bin başvuru oldu. 2016 yılından devreden başvuruları da kattığımızda toplam 770 bin başvuru oldu ve bu 770 bin başvurudan 460 bini kredi almaya hak kazandı. Bu 460 bin KOBİden yaklaşık 274 bin KOBİye 6,7 milyar kredi verdik. Bütün bu krediler bilgisayar ortamında verildi, asla ve kata bir kayırma söz konusu değildir ve bunun olmadığı Sayıştay raporlarıyla sabittir" ifadelerini kullandı.
Dünya tarihinin bir süreçten geçtiğini kaydeden Bakan Özlü şunları kaydetti:
"Bölgesel ve küresel kartlar yeniden karılıyor. Yeni siyasi pozisyonlar alınıyor. Küresel güçler de bütün bunlar devam ederken bu değişimin yönünü belirlemeye çalışıyorlar. Bütün dünyayı etkisi altına alan ve gelecekte çok daha kapsayıcı olacağı belli olan yeni bir devrim süreci yaşıyoruz. Bu devrim 4üncü Sanayi Devrimidir. Bu devrim aynı zamanda sanayi dışı bütün alanları da etkileyecek olan Akıllı Toplum 5.0 Devrimidir. Aslında bu iki unsur, 4üncü Sanayi Devrimiyle küresel kartların yeniden dağıtıldığı siyasi süreç farklı süreçler gibi gözükse de biri diğerinin sebebi ve sonucu olan süreçlerdir. 4üncü Sanayi Devrimini yakalayamayan ülkeler bu yeni güç dağılımında da söz sahibi olamayacaklar. Dünya bu devrimlerle şekillenirken biz aradaki mesafeyi kapatmakta zaman kaybettik. Ancak bu kez öyle olmayacak. Türkiye artık dünyanın bekleme odasından çıkmıştır. Türkiye bu kez izleyici konumunda bulunmayacak. Akıllı Toplum 5.0 sadece sanayi mantığını değil, toplumu da dönüştürürken Türkiye oturup beklemeyecek. Biz bu dönüşümün ana aktörü olacağız. Değişimin peşinden koşan değil, değişimin yönünü belirleyen ülke olacak, Türkiyeyi hak ettiği konuma getireceğiz. Bakanlık olarak üç temel prensip ve hedef üzerinde yoğunlaşmış bulunuyoruz: Bunlardan birincisi, Türkiyeyi bilim merkezi bir ülke yapmaktır. Bunlardan ikincisi, Türkiyeyi teknoloji üssü bir ülke yapmaktır. Üçüncüsü, ileri sanayi Türkiye hedefidir. Bu hedefler bizi 4üncü Sanayi Devrimine her yönüyle adapte olmuş, çağın gereklerine göre üreten, büyüyen, söz sahibi olan bir ülke konumuna yükseltecektir."
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ise, tarımın hayati bir sektör olduğunu belirterek, insanların sanayileşme peşinde giderek bireyselleşmeye başladığını ifade etti. Fakıbaba, "Adaletsizliğin gıda paylaşımına fazlasıyla yansıdığı dünyamızda 2 milyar insan aşırı kilolu, bunun 650 milyonu obezite sorunlarıyla uğraşırken, 850 milyon insan açlık çekiyor ve yılda bir milyar 300 milyon ton gıda çöpe gidiyor. O nedenle, geldiğimiz günden beri hep İsraf eden iflas eder diyoruz, Tarım ve gıda sadece yiyeceğimiz değil, geleceğimizdir diyoruz. Bu sebeple, tarımın siyaset üstü bir mesele olduğuna, benden önce bir arkadaşımın söylediği gibi ben de yürekten katılıyorum" diye konuştu.
Türkiyenin, dünyanın en önemli gen kaynağına sahip olan ülkelerinden biri olduğunu kaydeden Fakıbaba, "Ülkemiz, 4 bini bu topraklara has, 12 bin bitki türünü barındıran eşsiz bir coğrafyaya sahiptir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım, Türkiyenin kalkınmasında itici güç olarak önemsenmiştir. Modern tarıma geçiş için çok çalışıldı, önemli adımlar atıldı. Tarım sektöründe geçmişteki gayretleri gelecekteki hedeflere bağlamak, yapılanın üzerine daha fazlasını katmak felsefesi ve sorumluluğu içerisinde hareket etmekteyiz. AK Parti döneminde ülkemiz tarımı verimlilik, üretim ve kalitede çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. 2017 yılının ilk dokuz ayında yüzde 3,3 büyüyen tarım sektörünün bu yılı büyümeyle tamamlamasını beklemekteyiz. Son on dört yılın on ikisinde büyüyen tarım, cumhuriyet tarihinin en istikrarlı dönemini yaşamaktadır. Tarımsal hasılada 2005 yılından bugüne Avrupadaki liderliğimiz devam etmektedir. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2002-2016 döneminde 4 kat artmış, 3,7 milyar dolardan 16,2 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir ülkedir. Son on beş yılda tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde toplam 58 milyar dolar ihracat fazlası verdik. Türkiye sadece kendi ürettiğini ihraç eden bir ülke değildir. Aynı zamanda ham maddesini yurt dışından alıp içeride işleyip katma değer katıp tekrar ihraç edebilen bir ülkedir" ifadelerini kullandı.
Fakıbaba, şöyle devam etti:
"Bu yıl 192 büyük tarımsal ovayı Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altına aldık. Ova sayısını 2018 yılında 250ye çıkaracağız. Yine, çok değerli bir arkadaşımızın söylediği, Bu ova sayısı 250ye çıkacaktı, ne oldu diye sormuşlardı; şu anda 45 ovayı Bakanlar Kuruluna arz ettik, inşallah bu sayı 2018 yılını bulmadan 250ye çıkmış olacaktır. Arazi toplulaştırma çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Toplulaştırmanın başladığı 1961den 2002 yılına kadar 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılmış iken AK Parti döneminde 5 milyon 600 bin hektar alanda toplulaştırma tamamlanmıştır. 1,8 milyon hektar alanda çalışmalarımız devam etmektedir. 2023e kadar 8 milyon hektar alanda toplulaştırmayı tamamlayıp toplamda 14 milyon hektara ulaşacağız ve Türkiyenin toplulaştırma problemini çözmüş olacağız."
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise, bakanlığının 158 milyar liralık yatırım yaptığını söyleyerek, tamamen yerli teknoloji ile barajları yaptıklarını ifade etti. Eroğlu, "Ormancılıkta dünyada söz sahibiyiz. İlk defa İstanbulda yapıldı. Birleşmiş Milletler Çölleşme Konferansı Ankarada yapıldı. Çölleşme ile mücadelede dünya lideriyiz. Milli parklarımız dünyada mükemmellik ödülleri aldı. 24 korunan alana mükemmellik sertifikası verildi" şeklinde konuştu.
Eroğlu, 22 milyon dekar araziyi sulamaya açtıklarını belirterek, İzmirde 5 Nisan 2017de 101 tesisin açılışını yaptıklarını ifade etti. Eroğlu, "Bin 517 tesis açmışız. Bu tesislerin maliyeti, 26 milyar 131 milyon TLdir. Bütün ekibimle gurur duyuyorum. gerçekten mesai mefhumu tanımadan dünya ile yarışmak için gece gündüz çalıştılar. Ailelerinden özür diliyorum, ailelerini göremediler" diye konuştu.
Eroğlu, şöyle konuştu:
"Artık Türkiyede bizim bir dikili ağacımız yok demeyeceksiniz, sizin de dikili ağacınız var. Ayrıca, işte, 5 bin köye 5 bin ormandan, şu ana kadar 3 bin 47 köye gelir getirici orman kurmuşuz. Ne kadar? 6,5 milyon gelir getirici fidan dikerek köylüye teslim ettik. Arkadaşlara talimatım şu: 31 Aralık 2019 saat 16.59a kadar 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman kurulacak. O kadar. Bir de şunu söyleyeyim: Ülkemizin ham madde ihtiyacı olarak özellikle 30 milyon metreküp ihtiyaç var, bunun 21 milyon metreküpünü orman teşkilatı sağlıyor ve yılda 3 milyar gelir elde ediyor. Eskiden orman kadastrosu kendi başına çalışırdı, tapu kadastro ayrı çalışırdı. Biz, bunu ilk defa birleştirdik, artık ormanların tapusu var ve yüzde 99unun kadastrosu bitti, yüzde 83ünün tapusunu aldık Sayın Bakanım, özellikle tapu kadastrodan. Artık ormanların tapusu var. Bu ne demek? Ormanlar artık işgal edilemez. O dönem bitti. Bizim dönemimizde bir metrekare dahi orman alanı işgal edilemez çünkü tapusu var, koordinatları belli. Eskiden belli değildi, işte burada ormancı kardeşlerim var, onlar bilirler."