#Siyaset |
11 Ara 2017 / Pzt 16:19
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Erkan Akçay, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından gördük ki devlet dardadır
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Erkan Akçay, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından gördük ki devlet dardadır. Türkiyeyi yeniden ayağa kaldırmamız gerekmektedir. Devlet, hain illegal örgütlerin, sinsi informel yapıların, düşman teröristlerin yuvalanacağı bir yapı değildir, olamaz, olmamalıdır dedi.
2018 Merkezi Yönetim bütçe ve 2016 Kesin Hesap Kanun tasarısı ile Sayıştay Raporları görüşmeleri TBMM Genel Kurulunda başladı. Genel Kurulda Milliyetçi Hareket Partisi adına Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta konuştu.
Akçay, bütçeyi görüşürken atanamayan öğretmenlerin, gıda ve ziraat mühendislerinin, veterinerlerin ve sağlıkçıların haklarını arayacaklarını belirterek, Emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm arayacağız. Sağlık meselesini ele alacağız. Eğitim sorunlarını gündeme taşıyacağız. Asgari ücretlinin, emeklinin, işçinin, memurun geçim sıkıntısını gündeme taşıyacağız. Zor günlerden geçen esnafımızın sesi olacağız. Çiftçimizin emeğinin alın terinin hesabını soracağız. Somalı madencimiz şehit Gafur Şengazinin evladı Sılanın hayallerinin peşinde olacağız. Şehidimiz Ahmet Alpin muhterem babasının Vatanımız sağ olsun, Allah bu millete zeval vermesin duasını yere düşürtmeyeceğiz. Şehit öğretmenimiz Aybükenin al yazmasını sancağımız yapacağız. 15liler neslinden Trabzonlu Erenin çakmak bakışlarıyla yolumuzu çizeceğiz ifadelerini kullandı.
Türk milletinin binlerce yıllık varlığının sona erdirilmek istendiğini kaydeden Akçay, Milli kimliğimiz aşındırılarak çok kimlikli bir yapıya dönüştürülmek isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi sınırlarını kendi başkentinden yönetemez bir hale getirilmek isteniyor. Türkiye yerli ve yabancı işbirlikçiler ile taşeron terör örgütlerinin saldırısı altındadır. Güney sınırlarımızın ötesinde ülkemizi çevreleyecek bir terör koridoru oluşturulmak istenmektedir. 15 Temmuz hain darbe ve işgal teşebbüsü sonrasında kamu kurum ve kuruluşlarında, siyasette, bürokraside, ekonomide, sosyal hayatta, üniversitelerde, güvenlik teşkilatlarımızda FETÖ ihanetiyle mücadele devam etmektedir. Bu karanlık tabloya tarafsız kalma imkanı yoktur. Kenara çekilip olan biteni izleyerek günü kurtarma çabasında olamayız. Türkiye doğrudan hedef haline getirilmişken siyasi çıkar hesapları yapamazsınız. Pensilvanyadan beslenen, Türk düşmanlarıyla düşüp kalkan, milletimize sömürgecilik dayatması yapanlar vaziyet almışken ben diyemeyiz, kısır siyasi çekişmeler içine giremeyiz. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından gördük ki devlet dardadır. Türkiyeyi yeniden ayağa kaldırmamız gerekmektedir. Devlet, hain illegal örgütlerin, sinsi informel yapıların, düşman teröristlerin yuvalanacağı bir yapı değildir, olamaz, olmamalıdır. Devlet, milletimizin teşkilatlanmış halidir, o yüzden Devlet ebet müddet, millet ebet müddet diyoruz. Büyük Türk milleti için devlet, evi, ocağı kadar kutsal gördüğü bir yapıdır çünkü devlet hürriyettir, anadır, babadır, istiklaldir, istikbaldir. Bunun için tarihte eşine az rastlanır bir fedakarlıkla cepheden cepheye mücadele ettik. Türkün birliği de dirliği de devletiyle somutlaşır. Terör örgütlerinin devletin içine neden sızdığına buradan bakarsak konu gayet net anlaşılır. Büyük Türk milletinin 15 Temmuzdaki tehdide karşı özveriyle yaptığı mücadele ancak böyle anlaşılır dedi.
Akçay şöyle konuştu:
Yeni siyasetin ve yönetimin yolları ve sınırları 16 Nisan halk oylamasıyla çizilmiştir. Cumhuriyetimizin demokratik gelişmesinin doğal bir sonucu olarak artık önümüzde yeni bir istikamet var. Kuvvetler ayrılığının kesinleştiği, yetki ve sorumluluk dengesinin tesis edildiği, millet iradesine dayanan değişiklikle yeni bir Hükümet sistemine geçiyoruz. Çift başlılık bitecektir; yetki başkasında, sorumluluk başkasında olmayacaktır. Güçlü ve büyük Türkiyenin önü açılmaktadır. Milli devlet tahkim edilecek, ülkemizin üzerindeki bütün kara bulutlar dağıtılacaktır. Yeni yönetim sisteminde Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüce Meclisimiz, denge-fren mekanizmasının bel kemiği olacaktır.
Usta, Ben o yüzden daha çok çözüm önerileri üzerinde duracağım ve ülkemizin güncel ve yapısal sorunlarına yönelik reform mahiyetindeki çözüm önerileri üzerinde duracağım. Fakat çok kısa bir şekilde genel bir konjonktüre bakacak olursak toplumun birçok kesiminde, çiftçilerimizde, çalışanlarımız da, sanayicilerimiz de, KOBİlerimizin büyük bir borç yükü altında olduğunu biliyoruz ve bu borç, gelirin üzerinde artıyor yani gelirden daha hızlı artan bir borç durumu var. Kişi başı gelir düşmektedir, enflasyon yükselmektedir, dolar kuru, daha doğrusu döviz kuru çok dalgalı, oynak, belirsiz ve sürekli yükselmektedir diye konuştu.
Türkiyenin kuşatma altında olduğunu kaydeden Usta şunları söyledi:
İlk olarak yapılması gereken şey, Türkiye ekonomisine ilişkin olarak güven bunalımını ortadan kaldırmak, belirsizlikleri azaltmak ve beklentileri olumluya çevirmektir. Piyasalara ve yatırımcılara vereceğimiz en önemli mesajın Biz sorunları doğru tespit ediyoruz ve çözüm önerilerine de sahibiz mesajı olması lazım. Bu çözüme yönelik de siyasi ve bürokratik iradenin varlığını göstermek lazım, bu başlı başına önemli bir husustur. Bu gösterildiği andan itibaren, bugün bu bütçe konuşmasında Sayın Başbakan bu iradeyi ortaya koysun, makroekonomik göstergelerde, belirsizliklerde ve bir kısım göstergelerimizde bugünden itibaren bir iyileşme olacaktır, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ekonomiye ilişkin kurumlar arasında ciddi bir koordinasyon eksikliğinin olduğunu ifade etmem lazım. Kurumlar inisiyatif alıyor mu ciddi endişelerimiz var. Kurumların ve kuralların çalıştığını herkese göstermemiz lazım. Devleti yönetenlerin daha dikkatli bir şekilde beyanatlarda bulunması lazım çünkü birkaç beyanatın üst üste gelmesi ekonomide belirsizlik ve güvensizlik yaratmaktadır. İkinci yapılması gereken şey, ikinci ana başlığımız: İyi yönetim ilkelerini ülke yönetiminde tamamıyla hakim kılmalıyız. Katılımcılık konusu önemlidir politikaların oluşturulması ve uygulanmasında. Politikalardaki kötü uygulamaların kontrol edilmesi anlamında saydamlık konusu önemlidir. Bu konulara dikkat edilmesi lazım. Özellikle burada kamu-özel iş birliği projelerini vurgulamak istiyorum. Bunlarla ilgili ciddi belirsizlik var ve bu belirsizlik piyasalarda çok olumsuz ve kötü fiyatlanıyor yani işin bize maliyetini artırıyor. Burada saydamlık olmadığı sürece işin bize maliyeti artıyor.