Peygamber Süpürgesi kanser hastalarına umut olabilir

#Sağlık | İHA
03 Oca 2024 / Çar 14:14

Bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, kanser hücrelerine selektivitesinin yüksek olması nedeniyle, peygamber süpürgesi olarak bilinen Pelin Otu ve türevlerinin anti kanser potansiyelleri olduğunu ve bitki merkezli yapılan araştırmalarda umut verici sonuçlara ulaşıldığını söyledi.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, ana vatanı Asya ile Kuzey Amerika olan ve Türkiye’de de Kaz Dağları’nda doğal olarak yetişen Artemisia Annua bitkisinin dilimizde yavşan otu, Kabe süpürgesi, Kabe kekiği ve peygamber süpürgesi adları ile bilindiğini söyledi. Karabulut, radice annua, viridis, foliis pinnatis ve tatlı pelin otu adıyla da anılan bitkinin sağlık açısından birçok faydasının olduğunu ifade etti.
Uzakdoğu’da bazı ülkelerde bitkinin kutsal yerleri süpürmek için kullanıldığını ve muhtemelen de peygamber süpürgesi ve Kabe kekiği adlarının da bununla bağlantılı olduğunu aktaran Prof. Dr. Karabulut, geleneksel olarak ateş düşürücü olarak kullanılan bu bitkinin antibakteriyel olduğunu ve kanamayı kontrol ettiğini da söyledi.

Bu bitkinin etkili bir sıtma ilacı olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Karabulut, şunları söyledi:
“Yaprakları antiseptik ve sindirimi kolaylaştırıcıdır. Yapraklarından yapılan lapa haricen burun kanaması, haşlanma ve apseler üzerine uygulanır. Bitkiden elde edilen yağ parfümeride kullanılır. Bitkinin sıtma tedavisinde etkili olduğuna dair keşif nedeniyle, 2015 yılı Nobel Tıp Ödülü, keşfi yapan Tu Youyou’ya verilmiştir. Geleneksel Çin tıbbında (TCM), ateşi tedavi etmek için sıcak su ile hazırlanır. Çayını Dünya Sağlık Örgütü 2012 öncesinde şüpheli bulmuş olsa da 2012’de yapılan çalışmalarda ve Covid 19 sürecinde aşı çalışmalarında da kullanıldığı bilinmektedir. Vietnam savaşında Kuzey Vietnam askerleri yaygın olarak malaryaya yakalanmaktaydı. Bu durum Çin hükümetini daha iyi ve etkili antimalaryal ilaçlar geliştirmeye yöneltmiştir. Dr. Tu Youyou ve ekibinin liderliğiyle başlatılan projede Çin’de bulunan tıbbi bitkilerin yaklaşık on bini incelenmiş, bunların arasında seçilenlerin analizleri yapılmış ve A. annua üzerine yoğunlaşılmıştır. Kullanılan ekstraksiyon yöntemleri sonucunda elde edilen ekstrelerin toksik etkileri olduğu görülmüştür. Bunun üzerine tekrar etnobotanik araştırmalar yapılmış ve bir arkeolojik kazı esnasında Ge Hong tarafından (MS 281-340) yazılan bir kitap bulunmuştur. Bu kitapta A. annua’nın geçmeyen ateşli hastalıklarda kullanıldığı ve kullanımının taze bitki suyu şeklinde olduğu öğrenildikten sonra, laboratuvarda Dr. Tu Youyou aktif moleküllerden biri olan antimalaryal etkin madde artemisi ve türevlerini 1972 yılında izole etmiş ve bu çalışmaları 2015 Nobel ödülünü almasına neden olmuştur. Artemisinin ve türevlerinin malarya tedavisinde kullanımının etkinliği ve düşük toksititesi kanıtlandıktan sonra diğer terapötik olabilecek antiparaziter, antiviral, antifungal, antiastmatik, antienflamatuar ve potansiyel antikanser fonksiyonları üzerine çalışmalar yapılmaya başlanmıştır”
Kanser hastalarına umut
Kanser hücrelerine selektivitesinin yüksek olması nedeniyle, artemisin ve türevlerinin anti kanser potansiyelleri olduğunu da dile getiren Karabulut, “Bitki merkezli yapılan araştırmalarında umut verici sonuçlar bulunmaktadır. Artemisinin ile yapılan araştırmalarda kemoterapi ve radyoterapiye dirençli hücre kültürlerinde bile antikanser potansiyeli gösterilmiştir. Prostat kanserinde gerilemeye neden olabileceği ve kanser hücre kültürlerinde, antitümör ve antianjiogenik etki gösterdiği ve gastrik kanserde tümör büyümesini durdurduğu, glioblastomada diğer kemoterapotikler ile kombine kullanılarak kanser tekrarını önleyebileceği gösterilmiştir. Karaciğer kanserlerinde etkili olduğu ve 5-florourasil ile birlikte daha etkin olduğu çalışmalarda mevcuttur. Kolorektal kanser ve endometrial kanserlerin yayılımını önleyici rolü olduğunu ve yine ağız ve gırtlak kanserinde de etkili olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar vardır.”
Nasıl kullanalım?
Bitkinin kullanımına dair de bilgiler veren Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir tatlı kaşığı kurutulmuş peygamber süpürgesi (pelin) otu üzerine bir bardak kaynar su eklenir. 10 dakika demlenmesi için beklenir. Ardından çay süzülür ve bal veya doğal tatlandırıcılar ile tatlandırılarak içilir. İçerisine çubuk tarçın da eklenebilir. Pelin otu çayı günde en fazla iki kez içilmelidir. Peygamber süpürgesi (tatlı pelin otu) yağı, deri tahrişi ve pullanmalarda kullanılabilir. 2-3 damla pelin otu yağı ciltteki tahriş olan bölgelere masaj yapılarak sürülür ve 10 dakika beklenir. Ardından ılık suyla durulanır. Uygulama haftada iki kez tekrar edilebilir. Ciltte kızarıklık, kaşıntı, kabarma gibi alerjik etkiler görülürse, hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.
Allerjik olanlar dikkat etmeli
Polenleri son derece alerjiktir ve bazı insanlarda dermatite neden olabilir. 2013 yılında yapılan bir incelemede, Artemisia annua’nın hepatotoksisiteye, hematotoksisiteye veya hiperlipidemiye neden olmamasına rağmen, yüksek dozda potansiyel embriyotoksisite riski nedeniyle hamilelik sırasında dikkatli kullanılması gerektiğini öne sürülmektedir. Mide bağırsak ve böbrek yetmezliği olanlar hekime danışmadan kullanmamalıdır. Aşırı tüketilmesi ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Peygamber süpürgesi çayı iki hafta düzenli olarak kullanıldıktan sonra, mutlaka 2-3 hafta ara vermek gerekir. Ara verilmemesi halinde pelin otunda bulunan eterik yağ türevi zehirlenmelere yol açabilir. Bu çayın tüketiminde hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır”