Geleneksel tıbbın vazgeçilmezi kırlangıç otu

#Sağlık | İHA
08 Şub 2024 / Per 11:34

Bitkilerin profesörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Kırlangıç otunun göz ağrısı, uçuklara sinüzit ve boğaz ağrısına iyi geldiğini açıkladı.

Bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, mitolojik ve folklorik hikayelerde bazen farklı anlamlar taşıyan bir bitki olarak yer alan kırlangıç otunun sağlığa faydaları ile ilgili konuştu.
Çiçeklerinin dışarıdan bakıldığında çift çiçek gibi görünen ve 18 mm uzunluğunda çanak yapraklar ile taç yapraklardan oluşan kırlangıç otunun ilkbaharın sonlarından yaz aylarına kadar açtığını ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Kırlangıç otunun sağlık amaçlı kullanılan kısımları toprak üstünde kalan kısımları ve kökleridir. Toprak üstünde kalan kısımlar çiçeklenme döneminde toplanır ve yüksek sıcaklıklarda kurutulur. Kökler ise genellikle yaz sonlarında ve sonbaharda hasat edilir ve kurutulur” dedi.
Genellikle ılıman iklim bölgelerinde yetişen bir bitki türü olan kırlangıç otunun Doğal olarak Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika’nın çeşitli bölgelerinde yetiştiğini belirten Karabulut, Türkiye’de de yaygın olarak bulunan bir bitki türü olduğunu dile getirdi.
Kırlangıç otunun nemli ve gölgeli yerleri tercih eden bir bitki türü olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Dere kenarları, ormanlık alanlar, bahçeler, çayırlar ve çalılıklar gibi yerlerde sıklıkla bulunabilir. Genellikle yol kenarlarında, tarla kenarlarında ve boş arazilerde de rastlanabilir. Ancak, kırlangıç otunun bazı bölgelerde yabani ot olarak kabul edildiğini ve kontrol altına alınmaya çalışıldığını belirtmek önemlidir. Bu yüzden, kırlangıç otunu kullanmadan önce yerel ormancılık veya tarım yetkililerinin tavsiyelerini göz önünde bulundurmanız önemlidir. Kırlangıç otunun doğal habitatına ek olarak, bahçelerde veya tarım arazilerinde de yetiştirilebilir. Ancak, yetiştirme şartları ve bakım ihtiyaçları hakkında daha fazla bilgi edinmek için bitki yetiştirme uzmanlarına danışmanız yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.
Türkiye’de kırlangıç otunun (Chelidonium majus) genellikle çeşitli bölgelerde doğal olarak yetişen bir bitki türü olduğunu vurgulayan Bitkilerin Profesörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Kırlangıç otu, bilimsel adıyla Euphrasia rostkoviana olarak da bilinen bir bitkidir. Bu bitki, çayı ve ekstraktı gibi formlarında kullanılan birçok faydası olan tıbbi bir bitkidir” dedi.

İşte kırlangıç otunun bazı özellikleri
“Kırlangıç otunun yakıcı ve acı bir tadı vardır. Kırlangıç otu, haşhaş ailesine ait çok yıllık bir bitki olan Chelidonium majus, yüzyıllardır geleneksel tıpta kullanılan bir bitkidir ve birçok iyileştirici özelliğe sahip olduğuna inanılmaktadır. Özellikle siğil ve egzama gibi deri sorunlarının tedavisinde sıkça başvurulan kırlangıç otu, aynı zamanda karın ağrısı ve mide bulantısı gibi sorunların hafifletilmesine de yardımcı olabilir.
Kırlangıç otu vücuttaki ağrıları azaltmaya, tansiyonu düşürmeye ve kalp atış hızını yavaşlatmaya yardımcı olabilir. Genç yapraklarının çayı ise sindirim sistemini düzenleyebilir. Kırlangıç otundan elde edilen özün, anti-enflamatuar etkisi olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır.

Çay olarak tüketilir
Çay olarak demlenebileceği gibi bazı durumlarda diş ağrısı gibi sorunların tedavisinde çiğnenerek de tüketilebilir.
Kırlangıç otu, halk arasında ağrıyı hafifletici, göz sağlığını destekleyici ve çeşitli deri sorunlarını iyileştirici olarak bilinen bir bitkidir. Prof. Dr. Karabulut, kırlangıç otunun içerdiği çeşitli sedatif ve antiseptik maddelerin sağlık sorunlarının tedavisine yardımcı olduğunu belirtmektedir. Ancak, bu bitkinin toksik özellikler taşıdığına dikkat çekmektedir, bu yüzden ağız yoluyla tüketimine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Sağlık için kullanılabileceği bazı önemli noktalar
Kırlangıç otunun siğil tedavisinde kullanıldığının bilindiğine dikkat çeken Prof. Dr. Karabulut, bitkide bulunan kelidonik asit ve alkaloidlerin siğillerle savaşmada etkili olduğunu söyledi. Siğillerin üzerine kırlangıç otunun taze öz suyunu uygulamanın etkili olabileceğini belirten Karabulut, yine ayaklardaki nasırların tedavisinde de kırlangıç otunun kullanılabileceğini belirtti. Kırlangıç otunda bulunan alkaloidlerin uçuk virüsüyle savaşmaya yardımcı olabileceğini da kaydeden Prof. Dr. Karabulut, "Ancak, uçuk tedavisi için kırlangıç otunun uygulanacağı bölgede yara, tahriş veya su kabarcığı olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Kırlangıç otunun göz yorgunluğunu almada ve inflamasyonu azaltmada kullanılabileceğini ifade edilmektedir. Göz tedavisine destek amaçlı olarak kırlangıç otunun kullanılması için bitkinin temizlenip demlenerek göze kompres olarak uygulanabileceğini belirtmektedir. Sindirim sorunlarına iyi gelir. Mide ağrıları, gaz ve şişkinlik gibi sindirim sorunlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Kırlangıç otunun antispazmodik özellikleri, sindirim sisteminin düzgün çalışmasına katkıda bulunabilir. Kırlangıç otu, bağışıklık sistemini destekler: Kırlangıç otunda bulunan antioksidanlar ve antibakteriyel bileşikler, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir. Bu bitki, soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyucu etki sağlayabilir. Kırlangıç otu, genellikle taze olarak veya kurutulmuş formda tüketilmektedir.

İşte kırlangıç otunun tüketilmesiyle ilgili yaygın yöntemler
Salatalarda kullanım: Taze kırlangıç otu, yeşil salatalara doğranarak eklenerek tüketilebilir. Yenilebilir bitkilerle birleştirilerek hoş bir aroma sağlar.
Çay olarak demleme: Kırlangıç otunu kurutarak, kaynar suya ekleyerek çay olarak demleyebilirsiniz. Bunun için kurutulmuş yaprakları suya ekleyip 10-15 dakika demlemek yeterlidir. Ancak çay tüketiminin miktarını ve sıklığını kontrol etmek önemlidir.
Baharat olarak kullanım: Kurutulmuş kırlangıç otu yaprakları, taneli baharatlar gibi kullanılarak yemeklere lezzet katabilir. Yemeklerinize tatlı bir anason benzeri aroma verebilir. Ancak baharat olarak kullanırken miktarını dikkatlice ayarlamak önemlidir.
Ancak, Prof. Dr. Karabulut toksik özelliklere sahip olan kırlangıç otunun kullanımında dikkatli olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu bitkiyi kullanmak isteyenlerin mutlaka uzmana danışmaları ve önerilen dozlarda kullanmaları önemlidir”