Mobilya Sektörü: Dönen Atlıkarınca mı, Kırık Plak mı?

#İnegöl | Haber Merkezi
18 Nis 2025 / Cum 14:10

Mobilya Sektörü: Dönen Atlıkarınca mı, Kırık Plak mı?

Dijital Düşünür / Marka İletişimi Stratejisti Fatih Yıldırım, mobilya sektörü hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

İnegöl’ün daracık sokaklarından tüm Türkiye’ye yayılan bir ahşap kokusu… Çeyrek asırlık tezgâhlar, üçüncü kuşağa devredilen atölyeler, “usta işi” diye övünen ama bir türlü dünya markası olamayan bir sektör. Türkiye mobilyada küresel pastadan 1,6-2 puanlık payla yetiniyor. Bu rakam, “Biz nerede hata yapıyoruz?” diye sormak için bile yeterli. Ama görünen o ki, bu soruyu soranların sesi, atölyelerin gürültüsünde kayboluyor.   

   

Modef 52. Si Düzenleniyor, Ama Hâlâ Panayır Havasında: Neden?  

52.’ si düzenlenen Modef Fuarı’nın hâlâ bir “alışveriş çarşısı” atmosferinden sıyrılamaması, sektörün kronikleşen vizyon eksikliğinin yansıması. Fuarlar, trendlerin konuşulduğu, tasarımın nefes aldığı, markaların küresel dil yakaladığı platformlar olmalı. Peki bizde neden her yıl aynı vitrinler, aynı konuşmalar, aynı “İnegöl kalitesi” sloganları? Dünya “sürdürülebilir tasarım” diye inovasyon yarışındayken, biz hâlâ “müşteri istediği için” koca koca koltuk takımlarını pazarlamakla meşgulüz.   

  

Beslendiğimiz Kaynaklar Hep Aynı: İlham Kıtlığı mı, Cesaret Eksikliği mi?  

Sektörün beslendiği kaynaklar, 20 yıl öncesiyle neredeyse aynı: Aynı mimarlar, aynı tasarımcılar, aynı pazarlar. “Yeni”yi üretmek yerine, “eski”yi cilalayıp satmak kolayımıza geliyor. Oysa veri çağındayız! Tüketici artık dijital dünyada nefes alıyor, algoritmalar tercihlerini şekillendiriyor. Peki kaç firma, tüketici davranışlarını analiz eden bir veri uzmanıyla çalışıyor? Kaçı, sosyal dinamiği okuyup tasarımını buna göre evriltiyor? Dağınık veriler, okunamayan raporlar, nitelikli eleman eksikliği… Bu kısır döngü, sektörü bir “köy panayırı”ndan öteye taşımıyor.   

   

Birlik Yok, Ses Yok, Kimlik Yok!

İnegöl mobilyası, Kayseri mobilyası, Ankara, İstanbul… Hepsi ayrı telden çalıyor. MOSFED, İMOS, Mobilya Sanayicileri Derneği gibi kurumlar “birlik” mesajı vermek yerine, kendi lokal kimliklerini öne çıkarmakla meşgul. Oysa dünya, “Türkiye mobilyası” diye bir çatı marka arıyor. İsveç’in IKEA’sı, İtalya’nın tasarım devleri nasıl küresel bir dil tutturdular? Çünkü “birlikte büyüme”yi seçtiler. Bizdeyse her kent, kendi başarısını “ötekine” üstünlük olarak sunuyor. Bu rekabet değil, **küçük hesaplar**.   

   

Dijital Dönüşüm: Sektör Uyuyor mu?   

Dijitalleşme sadece “online satış” demek değil. Tüketiciyi anlamak, hikâye anlatıcılığıyla markalaşmak, veriye dayalı stratejiler üretmek demek. Sektör profesyonellerine soruyorum: Kaçınız AR-GE departmanınızda sosyolog, davranış bilimci ya da veri analisti çalıştırıyorsunuz?

Maalesef çoğu firma, reklam filmlerini bile “ucuza getirelim” diye klişelere teslim ediyor. Oysa marka iletişimi, bir sektörün ruhunu yansıtır. “Ucuz” diye dijital mecraları ıskalayanlar, yarın dükkan kapamakla yüzleşecek.   

   

Çözüm: Kolektif Akıl, Dijital Ruh  

İşe önce “birlik” mesajı vererek başlamalıyız. İnegöl’ün ahşap ustalığı, Kayseri’nin seri üretim disiplini, İstanbul’un tasarım vizyonu birleşmeli. Fuarlar, “panayır” değil “fikir üssü” olmalı. Tüketici davranışları, yapay zekâ ile analiz edilmeli. Tasarım okullarıyla iş birlikleri kurulmalı. En önemlisi: Sektör, dijital düşünürleri kucaklamalı. Çünkü bugünün müşterisi, yalnızca “koltuk” almıyor; bir hayat tarzı satın alıyor.   

   

Son Söz Yerine: Kırın Bu Döngüyü! 

Yıllardır aynı nakarat: “Potansiyelimiz yüksek, ama…” Artık “ama”ları bırakma zamanı. Türkiye mobilyası, küresel bir marka olabilir. Bunun için cesur adımlar, kolektif bir dil ve dijital bir ruh gerekiyor. Unutmayalım: Ahşap, sabırla işlenirse şekil alır. Sektör de ancak birlikte düşünürse… *Dünya markası* olur.   

   

Fatih Yıldırım  

Dijital Düşünür / Marka İletişimi Stratejisti