TESK Başkanı Palandöken: “Gecikme zammı gecikme cezasına dönüştü”

#Ekonomi | İHA
24 Eki 2019 / Per 09:45

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vergi ve SGK primlerine uygulanan gecikme zammı oranı enflasyonun yüzde 250 fazlası. Bu kadar yüksek faize rağmen vergi ve prim borcunu ödeyemeyenler için bu oran tam bir cezaya dönüşmüş durumda. Kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammının makul seviyelere çekilmesi gerekiyor” dedi.

Kamuya olan borçların zamanında ödenmesini sağlamak için gecikme zammı uygulamasının olmazsa olmaz bir düzenleme olduğunu vurgulayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Gecikme zammı uygulaması olmazsa olmaz bir düzenlemedir. Kamu alacağına devlet gecikme zammı uygulamazsa kimse vergisini zamanında ödemez. Ancak bu uygulama faiz oranları yüksek tutularak bir cezaya dönüştürülmemeli. Böyle olursa devlet bırakın alacağın fer’isini, anaparayı bile almakta zorlanır” şeklinde konuştu.

“Yıllık bazda gecikme faiz oranı yüzde 24”
Kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı oranının 2 Ekim tarihinde aylık yüzde 2,5’tan yüzde 2’ye düştüğünü hatırlatan Palandöken, “Yıllık bazda yüzde 24 oranındaki gecikme zammı, bugünkü enflasyonun yüzde 250 fazlası. Enflasyon ile gecikme zammı oranı arasındaki makas bu kadar yüksek olursa borcunu zamanında ödeyemeyen esnafın bu borcunu bir daha ödemesi neredeyse imkansız hale gelir. Nitekim bu yılın tahakkuk/tahsilat oranlarına baktığımızda da bu durumu daha iyi anlıyoruz. 2019’un ilk 9 ayında şirketler, her 100 TL’lik kurumlar vergisinin 17 TL’sini, şahıslar da her 100 TL’lik gelir vergisinin ancak 37 TL’sini ödemiş durumda. Gecikme zammının enflasyon oranının yüzde 250’si olduğu bir dönemde vatandaş parası varsa ilk önce vergi ve prim borcunu öder. Aksi halde ödenmeyen borçların ödenmesi daha da imkansızlaşır” diye konuştu.

“Yapılandırma beklentisi yüksek”
Vatandaşın vergi ve prim borçlarında yapılandırma olacağı yönündeki beklentilerinin günden güne arttığının altını çizen Palandöken, “Geçmiş yıllarda çok sayıda yeniden yapılandırma yapıldı. O zamanlarda da buna ihtiyaç vardı, ancak bugün yapılandırmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. Gerek ekonomide, gerekse vergi sisteminde devleti de, esnafı da yapılandırmaya iten sorunlar çözülmedikçe yapılandırma yapmaktan kaçınmak çözüm olmaz. Borcunu ödeyenle ödeyemeyenin aynı kefeye konulması çok yanlış. Esnaf hiçbir zaman devlete borçlu kalmak istemez. Hele ki gecikme zammı oranının enflasyondan da, banka faizlerinden de kat be kat yüksek olduğu bir dönemde hiç istemez. İmkanı olanın bankadan kredi çekip vergi ve prim borcunu ödediğinde daha kârlı olduğu bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemde kimse parasını bankada değerlendirip de vergi borcunu ödememezlik yapamaz. Demek ki ortada farklı bir sorun var ve bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekir. Ancak kalıcı reformlardan sonra yapılandırmalara olan ihtiyaç ortadan kalkar. Gecikme zammı oranının bu kadar yüksek olması da esnafı borç yapılandırmaya kadar götüren bir sonuçtur. Bu oranın enflasyonun yüzde 50 fazlasını geçmeyecek şekilde belirlenmesinde büyük fayda var” ifadelerini kullandı.