#Ekonomi | İHA
06 Kas 2019 / Çar 14:02
Çelik konferansında konuşan TÇÜD (Türkiye Çelik Üreticileri Derneği) Başkanı Dr. Veysel Yayan, "Çelik sektöründe de 2017 yılının gerisinde 1-2 yıl daha kalmaya devam edeceğiz. Ama 2019 yılından daha iyi bir yılı 2020 yılında beklediğimizi söyleyebilirim. 2020 yılı için tüketimde yüzde 8lik artış öngörüyoruz" dedi.
Çelik sektörünün önde gelen etkinliklerinden olan Steelorbis 14üncü Çelik Konferansı çeşitli oturumlar ile İstanbulda gerçekleşiyor. SteelOrbis tarafından düzenlenen Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar Konferansı, hem yeni iş bağlantıları kurma olanağı hem de küresel pazarlara dair beklentileri ve değerlendirmeleri dinleme fırsatı sunuyor. 400ün üzerinde uluslararası sektör temsilcisine ev sahipliği yapan çelik konferansı, bu yılki buluşmasında da çelik sektörünün önde gelen firmalarından seçkin yöneticileri ve uzmanları bir araya getirdi. Konferansın ilk oturumunda Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Başkanı Dr. Veysel Yayan ve Çolakoğlu Metalurjiı Genel Müdürü Uğur Dalbeder sektöre dair değerlendirmelerde bulundu.
"Türk çelik sektörü 2006 yılı sonrasında çok ciddi bir performans gösterdi"
Sektörü değerlendiren Dr. Veysel Yayan, "Türk Çelik sektörü geride bıraktığımız yıllarda; 2006 yılı sonrasında çok ciddi bir performans göstererek; bir taraftan ürünlerdeki artış diğer taraftan da ürünlerin yapısı itibariyle gelişmeler sağladı. 2006-2007 yılından itibaren hep 3-4 milyon tona takılmış olan yassı ürün üretimi, sonradan şirketlerin katılımıyla daha makul noktaya geldi. Geldiğimiz noktada ihracatımızı da dikkate alırsak Türkiyenin yassı ürünü talebini karşılayabilecek ve bundan daha fazla üretimin olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla ihracatın olduğu ölçüde ithalat da olabilir ama ithalatın mevcut durumlardaki seviyesini koruması, üreticiyi ihracata zorluyor. İhracatın belli seviyelerin üzerine çıkması da koruma tedbirleri ile karşılaşılması sonucunu doğuruyor. İlgili tüm tarafların kazanacağı çözümler üretebiliriz" dedi.
"ABD ve Avrupa ülkelerinin uygulamalarına, çelik sektörümüzün tedbir alması gerekir"
Çelik sektörüne yönelik alınan koruma tedbirlerine değinen Dr. Yayan, "Dünyadaki gelişmelerin kısa zamanda değişebileceği yönünde emareler yok. Ancak ABDdeki durum çözülüp de ABDde aklı selim galip gelirse; bunun sadece Başkan Trump ile ilgili durum olduğunu söyleyemeyiz, Başkan Trump bunun temsilcisi. Çok iniş çıkışlarla dolu uygulamalar içerisinde. ABDnin bundan sonraki yıllarda kendi çıkarlarını koruma konusunda çok sıkı politika izlemeye devam etmesi belki daha tutarlı. Bunun öngörülebilir bir politika olacağı, Avrupanın onu takip edeceği ve diğer ülkelerin bu şekilde olacağını söyleyebiliriz. Giderek azalan bir süreç içerisine girmesi; 2019 yılında olduğu kadar 9 ayda 72 tane koruma tedbiri ya da damping gibi diğer uygulamalarla yoğun bir süreç olması beklenmiyor. Bu kadar olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu ağırlığı önümüzdeki yıllarda da üzerimizde hissedeceğiz. Çelik sektörümüzün buna göre tedbir alması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"2020 yılı için tüketimde yüzde 8lik artış öngördük"
Yayan, sözlerine şöyle devam etti: "Dünya Çelik Derneğine iyimser bir tahmin yaptık; 2020 yılı için tüketimde yüzde 8lik artış öngördük. Onlar ise bunun olağanüstü bir artış olduğunu söylediler. Bende kendilerine dedim ki; sizin olağanüstü gördüğünüz rakam, yaşadıklarımızın yanında az kalır. Yüzde 8e olağanüstü diyorsunuz, o sırada bizim düşüşümüz yüzde 40 idi. Baz etkisinden dolayı 2020 yılında bir artış olacak. Bu artış 2017 yılındaki artışı karşılar mı? Hayır. 2017 yılının gerisinde 1-2 yıl daha kalmaya devam edeceğiz. Ama 2019 yılından daha iyi bir yılı 2020 yılında beklediğimiz söyleyebilirim. Bunun hem tüketici hem de çelik sektörüne hayırlı olmasını diliyorum".
"Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi çevre"
Çelik sektöründe ABD ve Avrupa ile yaşanan olumsuzluklara değindikten sonra sektörün en önemli konularından bir tanesinin çevre sorunu olduğuna dikkat çeken Uğur Dalbeler, "Bu konuda en önemli durum karbon emisyonudur. Bugün dünyada oluşturulan emisyonun yaklaşık yüzde 8inin sorumlusu çelik sektörüdür. Birçok ülkede halihazırda karbon vergisi yürürlüğe giriyor. Hatta bazı ülkelerde karbon borsası bile var. Bugün 1 ton karbondioksidin dünyadaki averaj fiyatı yaklaşık 20 dolardır ama 2030da bu rakamın 60 dolarlara, 2040da 120 dolarlara, 2050de de 180 dolarlara çıkacağı öngörülmekte. Bu gelişmeler sektördeki maliyet yapısını oldukça değiştirecek. Artık enerjinin verimliliği gittikçe daha da önem kazanacak. Bu sebeple karbonsuz çelik üretimi konusunda çalışmalar zaten başladı, içerisinde mutlaka yer alınması gerekiyor" diye konuştu.
Çelik sektörünün diğer bir önemli konusunun iş güvenliği olduğunu vurgulayan Dalbelen, Artık bugünün dünyasında en önemli şey; insanın hayatı ve güvenliği. O yüzden bu konuda bireyselliği bir kenara bırakıp el ele verip bütün açık yüreklilikle en yüksek standarda nasıl ulaşabiliriz? İşte bunun çalışmasını yapmak zorundayız. Bunu yaparken de tedarik zincirindeki tüm paydaşlarla ve sektörlerdeki rakiplerle ortak çalışma içerisine girmek zorundayız. Bilindiği üzere işimiz çok zanaat; yıpratıcı, sıkıntılı kirli. Bu da sektörün, gün geçtikçe eğitimli gençler arasında cazibesini yitirmesine sebep oluyor. Dönemimiz bilgi dönemi, o yüzden iyi eğitimli gençlerin sektöre tekrar kazandırılabilmesi için nasıl cazibe oluşturabiliriz? Bunun üzerine düşünmemiz gerekir" açıklamasında bulundu.