#Ekonomi | İHA
28 Kas 2019 / Per 15:25
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Bürosu Baş Proje Yöneticisi Ahmet Cüneyt Selçuk, Boğaziçi Zirvesinde Türkiyede Etki Yatırımcılığı Ekosistemi raporunun tanıtımını yaptı.
Bu sene İstanbulda 10uncu kez düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı himayelerinde yapılan Boğaziçi Zirvesinin 2nci gününde Sürdürülebilir Kalkınma Sürecinde Gelişmekte Olan Piyasalarda Etki Yatırımcılığının Rolü isimli panel öncesinde Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Bürosu Baş Proje Yöneticisi Ahmet Cüneyt Selçuk, Türkiyede Etki Yatırımcılığı Ekosistemi raporunun tanıtımını yaptı. Tanıtıma Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Ekonomik İşler Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Osman Turan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi (IICPSD) Direktör Yardımcısı Gülçin Salıngan ve davetliler katıldı.
Selçuk, Türkiyeyi uluslararası yatırımlar açısından cazip kılan 3 temel neden olduğunu söyledi Bunların güçlü iç pazar, jeostratejik konum ve Türkiyenin yatırımcı dostu yatırım ortamı olduğunu belirtti.
"Türkiye, son 17 yılda toplam 210 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekti"
Geçtiğimiz yıl Türkiyeye yapılan doğrudan yatırımlara değinen Ahmet Cüneyt Selçuk, "2018 yılında dünya genelinde doğrudan yatırımlar yüzde 13 oranında düşerken, Türkiyede yüzde 14 oranında yükseliş yaşadık. 2018 yılında Türkiyenin çekmiş olduğu doğrudan yatırım tutarı 13.2 milyar dolar gerçekleşti. Türkiye son 17 yılda toplam 210 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekti. Sergilenen bu güçlü performansın küresel yatırımcıların Türkiyeye olan güveninin bir göstergesi olarak görüyoruz" dedi.
"Yapılan projeksiyonlar göre 2050 senesinde Türkiyenin nüfusu 105 milyon olacak"
Türkiyeyi uluslararası yatırımlar açısından cazip kılan 3 temel neden olduğunu vurgulayan Selçuk, Birincisi güçlü iç pazar. Türkiye, yaş ortalaması 32 olan 82 milyonluk nüfusuyla yatırımcıları için cazip ve dinamik iç pazara sahip. Avrupada 82 milyonluk nüfusumuzla Almanyanın ardında 2nci sıradayız. Bizim yaş ortalamamız 32, Avrupa Birliği ülkelerinin yaş ortalaması 42. Nüfusumuz artıyor, yapılan projeksiyonlar göre 2050 senesinde Türkiyenin nüfusu 105 milyon olacak. Dolaysıyla Türkiyeye yatırım yapan yatırımcılar yalnız Türkiyenin bugününe değil, aynı zamanda geleceğine yatırım yapmaktadırlar şeklinde konuştu.
Türkiye, aslında eşsiz bölgesel yönetim üssü ve ihracat üssü
Türkiyeyi cazip kılan 2nci temel unsurun jeostratejik konum olduğunu belirten Selçuk, Türkiye doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi arasında bir köprü. Bu yalnız coğrafi anlamda değil, etrafındaki coğrafyalarla diplomatik ve politik bağlara sahip. Etrafında yaşayan coğrafyalarla ve halklarla tarihi, kültürel, dil tabanlı ya da din tabanlı bağlara sahip. Bu, Türkiyeyi aslında eşsiz bölgesel yönetim üssü ve ihracat üssü yapıyor. Türkiyeye yatırım yapan yabancılar yalnızca Türkiye marketine değil, etrafındaki zengin iç pazarlara da yapmış oluyorlar diye konuştu.
"Dünya Bankasının her yıl yayınladığı iş yapma kolaylığı endeksinde Türkiye, 33üncü sırada"
Selçuk, şöyle devam etti: "Üçüncü ve son temel özellik ise Türkiyenin yatırımcı dostu yatırım ortamı. Son 17 yıldır Türkiyenin yatırım ortamını iyileştirmek için sürekli reformlar yapıyoruz. Bu çalışmalarımızın meyvelerini alıyoruz. Dünya Bankasının her yıl yayınladığı iş yapma kolaylığı endeksinde Türkiye son rapora 10 basamak birden yükselerek 33üncü sıraya yerleşti. Bir önceki yılda 17 basamak yükselerek 60ıncı sıradan 43üncü sıraya yükselmişti. Yani son 2 yılda Türkiyenin Dünya Bankası iş yapama kolaylığı endeksinde 60ıncı sıradan 33üncü sıraya gelmiş oldu. Bu çok önemli bir gelişmedir.
"Türkiyenin etki yatırımcılığını açısından da önemli bir potansiyel arz ettiği görüşündeyiz"
Uluslararası yatırımcıların, yatırımlarında sosyal boyutu daha fazla önemsemeye başladıklarını bildiren Selçuk, "Uluslararası yatırımlarla alakalı olarak özellikle son yıllarda gözlemlemekte olduğumuzu bir trend var. Gerek stratejik yatırımcılar gerekse fon seviyesinde yatırım yapan finansal yatırımcılar, yapacakları yatırımın sosyal boyutunu daha fazla önemsemeye başladılar. Kadın istihdamı, yenilebilir enerji üretimi ve kullanımı, çevreye daha duyarlı üretim metotları ve insan hayatına dokunan sağlık teknolojileri gibi konular eskiye göre daha ön planda. Hatta Birlemiş Milletlerin ortay koyduğu sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda sadece etki yatırımcılığı çerçevesinde yatırım yapan özel sermaye ve girişim fonları da var. İşte bu noktada Türkiyenin etki yatırımcılığını açısından da önemli bir potansiyel arz ettiği görüşündeyiz. Bu potansiyelin dökümante edilmesi ve Türkiye içinde bu konuda farkındalık oluşturulması halinde etki yatırımcılığı çerçevesinde yatırım yapan fonlardan Türkiyenin daha fazla pay alabileceğini ön görüyoruz. Bu nedenle Türkiyenin etki yatırımcılığının ekosistemine konu olan raporun önemli bir boşluğu dolduracağı ve Türkiyenin etki yatırımcılığı pazarından daha fazla pay almasını sağlayacağı kanaatindeyiz" açıklamasında bulundu.
"Etki yatırımcılığı inanılmaz şekilde artarak büyüyor"
Gülçin Salıngan ise şöyle konuştu: "Etki yatırımcılığı inanılmaz şekilde artarak büyüyor. Türkiyedeki potansiyeli ve fırsatları gösterebilmek için Dışişleri Bakanlığının öncülüğünde paydaş analizi çalışması yaptık. Bu çalışmanın 3 tane ana hedefi var; birinci uluslararası etki yatırımcılara Türkiyedeki potansiyeli göstermek. İkincisi halihazırda Türkiyede etkiyi önceliklendirerek yatırım yapan kuruluşların iş modellerini etki yatırımcılığı ile örtüştürmek. Üçüncüsü ise finansal erişimde zorluk çeken sosyal ve çevresel etki oluşturan iş modeline sahip şirketlere etki yatırımcılığını bir alternatif olarak sunmak".