‘11. Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansı’ sonuç bildirgesi yayınlandı

#Ekonomi | İHA
02 Eki 2019 / Çar 14:42

11. Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansı’nın yayınlanan sonuç bildirgesinde helal ürünler ile bilgilere vatandaşların kolaylıkla ve hızlıca ulaşabilmeleri için teknolojik adımların atılması gerektiği belirtildi.


GİMDES tarafından 7. Helal ve Tayyib Ürünler Fuarının son gününde gerçekleştirilen 11. Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansının sonuç bildirgesi yayınlandı. Birçok bilim insanı, akademisyen, firma yöneticisi, STK yöneticisi ve mensubu, üniversite öğrencisi ve tüketicinin katıldığı konferansın Türkiye, Endonezya, Kuveyt, ABD, İngiltere, Güney Afrika ve Hollanda’dan alanında uzman 12 konuşmacının sunumları ışığında sonuç bildirgesi hazırlandı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Araştırma Sertifikalandırma Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, “Her geçen gün gelişen ve değişen Dünya’da nüfusun yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan Müslümanlar helal ve tayyib yaşam sisteminden oldukça uzaktır. Etnik unsurlar içerisinde çoğunluğu Müslümanlar oluşturduğu halde azınlık gibi hareket etmelerine neden olan temel unsur, emrolunan helal ve tayyib ürün tüketiminin olmamasıdır. Batı modernitesinin dikte etmiş olduğu ekosistemde Müslümanların dikkat etmesi gereken helal ve tayyib unsurların her geçen gün adedi ve ehemmiyeti artmaktadır” ifadelerine yer verdi.

“İnternet kullanımının helal ve tayyib yaşam sistemine uygun hale getirilmesi gerekir”
Dr. Büyüközker, “Emperyalist bir mantaliteyle meydana getirilmiş temel üretim proseslerini dahi halledemeden Müslümanlar için yeni birçok konu ortaya çıkmaktadır. Örneğin; günlük hayatın olmazsa olmaz unsurlarından birisi haline getirilen internet kullanımının helal ve tayyib yaşam sistemine uygun hale getirilmesi gerekir. Bunun gibi yeni ve güncel konularla birlikte eski ama önemini koruyan birçok konuyu İslam’ın ışığında bilim ve fennin verileriyle açıklayacak yeterli sayıda yetişmiş Müslümanın olmaması, Helal sertifikalı ürünlerin hitap edeceği potansiyel gücün büyüklüğü sebebiyle birçok istismarcıların iştahı açılmış ve mesuliyetini düşünmeden sertifikalık oynamaya kalkmıştır. Bu durum ise beraberinde bir birinden farklı standartlar, bir birinden farklı uygulamalar ve mantar gibi çoğalan sertifikacıların peydahlanmasına sebep olmuştur. Aynı zamanda sadece ticari olarak bakılan bu yaklaşım ister istemez ehil olmayan birçok icazet makamlarının da kurulmasını hızlandırmıştır” diye konuştu.

Dr. Büyüközer, ’Tek Ses Tek Yürek’ başlığı altında, konuşmacıların tebliğlerinden çıkan sonuçları şu şekilde sıraladı:
“İslam’a göre haramı yayınlamak, teşvik etmek veya haramın işlenmesine vesile olacak her şey haramdır. Bu sebeple daha önce bahsedilen internetin karanlık yüzünden nesillerimiz korunmalı, ayetteki ifadeyle ifsat edilmesinin önüne geçmeye çalışmalıyız. Bütün bunları yapacak teknolojik altyapı mevcut, fakat engelci bir yaklaşımdan ziyade engel ve öğretim bir arada bulunan bir yaklaşımı tercih etmeliyiz ki başarılı olabilelim.
İnternet, akıllı telefon ve benzeri her türlü elektronik iletişim ve bilişim imkânları seferber edilerek her yaşta insanlarımızın helal ürünler, helal katkılar ve üretim teknikleri konularındaki bilgilere ve uygulamalara kolayca ve hızlıca ulaşmaları sağlanmalı, nesillerimizi sağlığa zararlı ürünlerden bir an evvel kurtaracak adımları atmalıyız.
GDO’lu ürünler helal sertifikalandırma sisteminde yer almamalıdır.
Helal ve tayyib kalite bütün kalitelerin üstündedir. Gıda güvenliğinde, hijyen, sağlık vb. özellikleri de içeren en güvenilir kalitedir. Uluslararası alanda İslam ümmetinin maslahatı için helal sertifikalandırma kurumlarının dikkate alacağı tek bir standart olmalıdır. “Tek ses tek yürek” yegane sloganımız ve yegane hedefimiz olmalıdır.
Helal sertifikası ise yetkin, güvenilir ve tarafsız bir kurum tarafından verilmelidir ve bundan devlet ve toplum adına çalışan STK’lar sorumlu olmalıdır. Buna bağlı olarak toplumdaki bilinç artırılmalı, teknolojik gelişmeler kullanılmalı ve tüketicinin bilgi alabilmesi kolaylaştırılmalıdır. Bu amaçları gerçekleştirmek adına Endüstri 4.0 denilen ’nesnelerin interneti’ uygun bir şekilde kullanılmalı ve sertifikalama kurumlarında yer almalıdır.
Helal bir endüstri için eğitim çok önemlidir. Tüketici, üretici ve Helal sertifikalama kurumları dahil herkes bir şekilde eğitime dahil edilmelidir. Eğitim sistemine helal dahil edilmek zorundadır. Sonuç olarak, eğitim helal bir hayata ve helal endüstriye ulaşmada kilit rol oynamaktadır. Bunu sağlayacak geçici bir program şöyle özetlenebilir. Konu tüm camii görevlilerince halka anlatılmalı, MEB tarafınca bütün okullarda öğretmenler tarafından eğitim verilmeli, gerekli üniteler ders kitaplarına eklenmeli ve farkındalık sağlanmalı. Bir yandan da temel bir çözüm için, GİMDES’in sunduğu, ana okuldan yüksekokula kadar sürecek İslam ilimlerine dayalı Darü’l Helal Medresesi’nin bir an evvel devreye sokulması ile eğitim sistemi İslamileştirilmelidir.
Bugün artık BM bünyesindeki The Codex Alimentarius Komisyonunun da, ’helal gıda ve helal sertifika’ konusu gündemdedir. Birçok ülkede de halklarının talepleri istikametinde helal sertifikalı ürün talebi artmakta ve market raflarında yerlerini almaktadır. Bugün ‘helal mi, haram mı?’ sorusuna kesin ve tam cevap verebilmek ciddi çalışmaların ve araştırmaların yapılmasını gerektirir. Bu da helal sertifika kurumlarının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sertifika kurumlarının da güvenilir olabilmesi için güvenilir bir yerden icazet (akreditasyon) almaları gerekmektedir. Dünya Helal Konseyi (WHC), dünya çapında helal belgelendirme kuruluşlarının oluşturdukları en eski ve en yaygın bir federasyondur. Bu federasyon üye kuruluşların kendi helal sertifikasyon ve akreditasyon süreçlerinin uluslararası tanınmalarını sağlamaktadır. Bu da sertifika kurumlarının güvenilirliğini artırmaktadır. Bu sebeple, akreditasyon çok mühim bir konudur ve sadece işin ehli tarafından yapılması gerekmektedir".