#Bursa | Haber Merkezi
17 Ağu 2024 / Cmt 10:02
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, beklenen Marmara depremiyle ilgili önemli uyarılarda bulundu. Bursa Mudanya'nın önümüzdeki 2-3 yıl boyunca sarsılmaya devam edeceğini belirtti. Marmara Bölgesi'ndeki deprem riski ve güvenli bölgeler hakkında detaylar burada.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara Bölgesi'ndeki deprem riskiyle ilgili Mynet’e yaptığı açıklamalarda önemli uyarılarda bulundu. 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde konuşan Ercan, özellikle İstanbul ve çevresinde beklenen iki büyük deprem hakkında kritik bilgiler paylaştı. İstanbul'da en riskli ilçelerin başında Küçükçekmece'yi işaret eden Ercan, bu bölgenin 25 kilometre güneyinde, 7 kilometre derinlikte ve 6.4-6.7 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini belirtti. Bu depremin doğu-batı yönünde Kınalıada-Sivriada’dan Küçükçekmece'ye kadar uzanan bir hattı kıracağını söyledi. İkinci deprem ise Tekirdağ kolunda, Marmara Ereğlisi açıklarında 7-7.2 büyüklüğünde olacak şekilde öngörülüyor. Bu deprem ise Tekirdağ'dan Saros Körfezi'ne kadar olan alanı etkileyecek.
Ercan, bu depremlerin İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli, Yalova, Bursa-Mudanya, Çanakkale-Lapseki ve Tekirdağ-Şarköy gibi bölgeleri en az 2-3 yıl boyunca sarsacağını ifade etti. Mudanya hakkında yaptığı uyarıda, bölgenin bu süre boyunca sarsılmaya devam edeceğini, dolayısıyla vatandaşların tedbirli olmaları gerektiğini vurguladı.
İstanbul'daki deprem riskine dair açıklamalarında, Avrupa Yakası’nın daha fazla risk altında olduğunu belirten Ercan, bu bölgedeki yapıların eski ve düşük nitelikli olduğunu, dolayısıyla depremin yıkıcı etkisinin daha büyük olacağını dile getirdi. Buna karşın, İstanbul’un kuzey bölgelerinin görece daha güvenli olduğunu ifade etti.
Deprem sonrası yaşanabilecek etkiler konusunda uyarılarda bulunan Ercan, İstanbul'da kişi ve yapı yoğunluğunun fazla olması nedeniyle, depremin büyüklüğü 17 Ağustos depremi kadar olmasa bile, etkisinin daha büyük olabileceğini söyledi. Avrupa Yakası’ndaki yapıların niteliklerinin düşük olması, deprem yönetmeliklerine uygun yapılmaması gibi sebeplerle bu bölgede daha fazla hasar olabileceğine dikkat çekti. Ayrıca, Kanal İstanbul projesinin bu riski daha da artırabileceğini, çünkü bu tür büyük projelerin yapılaşmayı teşvik ettiğini belirtti.
Son olarak, Ercan deprem olasılığının yüksek olduğu bölgelerdeki ekonomik koşullara da değinerek, yoksul bölgelerdeki yapıların zengin bölgeler kadar dayanıklı olmadığını, bu nedenle depremlerin bu bölgelerde daha yıkıcı etkiler yaratacağını vurguladı.
Kaynak: Mynet